“Önderin ve teşkilatçı kadronun göstereceği ön-sezi ile direniş gücüne ve olayları değerlendirme kudretlerine kalıyordu. Bu hesaplaşma, Son Türk toprakları üzerinde, son Türklerin zaferi ile bitti. İşte bu zafer de Atatürk, en çok payı olan Türk’tür. Ve onun içindir ki o, bizden olan, bizim içimizden çıkan, ama bize önder ve millete baş olan en büyük Türk, yani Atatürk'tür!” (Şevket Süreyya Aydemir)
Ş. SÜREYYA AYDEMİR ve TEK ADAM...
“Bu kitap, sert bir doktrin çerçevesi içinde,
Mustafa Kemal hadisesinin soyut bir tahlili değildir. Onun yerine ve her iki
dünya görüşünün de ilkeleri değerlendirilerek Mustafa Kemal, hem Türk
toplumunun ve çağının bir mahsulü hem bu topluma ve çağının şartlarına,
karşılıklı olarak tesir eden bir tarihî şahsiyet olarak ele alınmıştır. Mustafa
Kemal toplumumuzun ve devrimizin bir eseridir. Kendini yaratan bu toplumun ve
çağın hayat ve kaderine tesir ederek onlara yön ve şekil veriştir. Bu yön ve
şekil verişte de bit tabii ve her şeyden önce kendi beşeri varlığını ortaya
koymuştur. Kendi hammaddesini, kendi kabiliyet kudret ve ihtiraslarıyla
yoğurmuştur. Bu suretle ve bu akış içinde, her tarihî şahsiyet gibi o da,
kendini yaratmıştır. Zaten Tek Adam demek, bu demek değil midir? Hulâsa bu
kitap, şartlar, olaylar ve atmosfer yani içinde yaşadığı maddi ve manevi hava
içinde, Mustafa Kemal’ in hayatıdır.” (Ş.S.Aydemir / Tek Adam)
Birtek
irade lazım. Eh tek irade tabii en kuvvetli irade. Bi netice bunların
ayrılması, yani tarihin felsefesi bakımından, bir ihtilalin kanunudur. İşin
seyri/akibeti/akışı bir tek iradeye yani Atatürk’e bırakılmıştır. Ve zaten
zaferden ve saltanatın ilgasından sonra artık tek adam olur. Arkadaşlara
vefasızlık ama inkılabı/ihtilali kurtarmak daha büyük anlam taşır. Binanaaleyh
zorunlu olarak tek irade. Tek irade çok kanlı olmadı. Rusya 40-50 milyon, Çin
50 milyon insana maloldu. Türkiye’de ise istiklal/ihtilal mahkemelerinin
toplamı 1115 kişi tevkif, 115 idam, Kürt isyanı ve çeteler/eşkiyalar dahildir.
Bu küçük bir rakamdır. Ve bizim şansımız olmuştur. Atatürk’ün kanı sevmemesinin
bir eseridir.
Cumhuriyetten
sonra İttihat Terakkinin gizli/aşikar ama bir grup şeklinde çalışmasını Atatürk
önce iyi niyetle değerlendirmiş ve çağırmıştır bunları: “Evet, şimdiye kadar
böyle çalıştınız kabul ediyorum. Ama şimdi gideceksiniz müdafai hukuk kurumu
olarak çalışacaksınız.” Onlarda söz vermiştir ama çalışılmamıştır. Hakikaten (Kara
Kemal, Cavit bey, İsmail Canbolat, Şükrü bey, eski maarif nazırı) Gürcü/Laz
birtakım herifler bulup para ile bilmem ne ile Atatürk’ü öldürme teşebbüsüne
girişmişlerdir.
Türkiye
bir cumhuriyete gidiyor diye hariciye yazabilmiştir. Vesika imzalı/tarihli
vs’li bir belgedir. Atatürk hareketi ihtilal değil inkılaptır. Din ticareti
yapanların zaafı gerçek ve aydın hareket karşısında aşikardır. Çünkü bunlar
yeni bir şey vadetmez ve hiçbir müessese getirmez. Atatürk’ün sezileridir.
Sezmiştir/söylemiştir ama yapamamıştır. Bir insan herşeyi bitiremez. Topraksız
köylü kalmamalıdır demiştir ancak yapılamamıştır.
Atatürk devriminin
ideolojisini yaratmışız daha doğrusu bir kadro hareketi olmuş, tek kalmıştır.
Atatürk’te bunu manevi gölgesi/kanatları altında korumaya çalışmıştır. Türk
inkılabının ideolojisi bünyesinde gizli idi ama ifade edilmedi. Atatürk’te
ifade etmedi.
3 çelişki vardır: Emperyalist devletlerarası çelişki, sınıflar arasındaki çelişki, sömürge ve yarı sömürgelerin sahibi devletlerarasındaki mücadele. Nihayet biz o mücadeleyi temsil ediyoruz. Bizim milli kurtuluş hareketimiz anti emperyalisttir. Çünkü inkılabı yerleştirmeliydik. Müdafasını yapmalıydık. Halka indirmeliydik. İpin ucunu bıraktığımızda Atatürk’ün ismi arka plana gitti, heykelleri kırıldı, mekteplerde resmi indirilip başkalarının resmi kondu, Anadolu’da Atatürk aleyhine neşriyat gelişmektedir. Dünyanın heryerinde inkar vardır. Kahramanlar inkar edilir. Şimdi aydına/yazara düşen görev; inkılabı yeni bir açıdan ele almak, bizden sonraki nesle hissi unsurlardan temizlenmiş gerçek hazineler şeklinde bırakmaktır. Kahraman putlaştırıldığında ölür. (*Bkz. Abdi İpekçi, “Atatürk” (Ş. S. Aydemir ile Söyleşi), Milliyet, 10.11.1975)
Eğitimci/iktisatçı/tarihçi/yazar/ düşün insanı Şevket
Süreyya Aydemir: “Atatürk, inkılaplar
zincirinin başbuğu, ilk bayrağı açan adam, bir bayraktardır. Onun içindir ki
şimdi biz, toplumumuzdaki bütün yoğruluşlarda ona yöneliyoruz. İleri, geri her
dalgalanmada onun hatırasına yönelerek ondan bir işaret, bir mana bekliyoruz” diyerek
günümüze de gönderme yaparken;
Yazımızı Atatürk’ün şu sözleriyle tamamlıyoruz: “Hiç bir zafer gaye değildir. Zafer, ancak
kendisinden daha büyük olan bir gayeyi elde etmek için araçtır. Gaye fikirdir.
Bir fikrin üretilmesine dayanmayan zafer yaşamaz. Yoksa başlı başına zafer,
boşa gitmiş bir gayrettir!”
(Ankara
/ 27 Aralık 2025)
Remzi
KOÇÖZ



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder