7 Aralık 2010 Salı

İNSANLIK, SAVAŞ VE TERÖR

'Önce duygular ağır basardı yürekler beyne hükmederken;
Şimdi çıkarlar ağır basarak duygusuzluğu beyne hakim kıldılar.’

Savaşlardan Teröre;

“Buluştu, teknolojiydi hiçbir sonuç bu dört doğal eylemin önüne geçemez. Bunlar doğanın yasalarıdır. Seller, depremler, salgın hastalıklar ve savaşlardır. Bunun üçü yeryüzünün varlık etkenleri, dördüncüsü de milyonlarca canlı türünden biri olan fakat aklı ergenleştiğinden kendisini dünyanın hakimi zehabına kapılan insanoğlunun yaratılışındaki zayıflıktır. İnsanoğlunun 5000 yıllık yazılı tarihinde barışla geçen süre 236 yıldır. Bu süreçte 14.600 savaş yaşanmıştır. Bu ortalama her yıla üç savaş demektir.”(1)

Savaş, “Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp”(2) olarak tanımlanmaktadır. Kısaca ulusların diplomasi ile çözemedikleri sorunları silahla çözmeleridir. Güçler çarpışacak, gücünü kanıtlayanlar kazanan taraf olarak masada, kaybedenden istediklerini alacaktır. Savaşın kuralları, hukuku vardır… Yeri geldiğinde savaş bir sanat olarak takdim edilecek, literatürde yer bulacaktır. Savaşlar insanlığın varoluşu ile yüzyıllar boyu devam eder, sıcak savaş, soğuk savaş derken insanlar yorulurlar. Bu kez onun yerine yaşamları devam ederken, daha ekonomik, daha mucizevi bir yöntemi yeniden keşfederek sahneye koyarlar: Terör... Terörü irdelediğimizde bizi yüzyıllar öncesine götürecek, M.Ö. 70’li yıllarda Ortadoğu-Filistin’de Scarii adlı dinsel tarikatın eylemlerinin ardından yaklaşık 1000 yıl sonra M.S. 1070’lerde yine Ortadoğu’da Assain (Haşişi) eylemleri terör literatüründe ilkleri temsil eder.(3)

Terör ve Terörizm ise Sözlük ve Ansiklopedilerde;
“yıldırma, korkutma, şiddet”(4),
“İhtilalci gurupların giriştiği şiddet eylemlerinin tümü, tedhişçilik, bir hükümet tarafından uygulanan şiddet rejimi”(5),
“Siyasal bir hedefe ulaşmak amacıyla devlete, halka ya da bireylere karşı sistemli şiddet eylemlerine başvurma”(6),
“ ........... değişik gerekçelerden kaynaklanan siyasi şiddet eylemlerini ifade eder.”(7)olarak tanımlanmaktadır.
Bu nedenle dünya terörün tanımında ortak noktalarda birleşilse de, ortak bir tanıma imza koyulamamaktadır. Tanımlar, akademisyen çevrelerce de yaşadıkları ülke-bölge özelinde değişik algılanmaktadır. Bunun sonucu yüzlerce terör tanımı ortaya çıkmıştır. Yabancı araştırmacı ve bilim adamlarının yanında Türk bilim adamları ve araştırmacılarda terörün tanımını yapmışlardır.

Ceza Hukukçusu Prof. Sulhi DÖNMEZER terörizmi “şiddetin, sosyal, ulusal, ırki, dinse, fesat çıkarıcı ve diğer maksatlarla ve sosyal sınıfların arasında çatışma ve savaşı tahrik etmek üzere planlı ve hukuk dışı olarak kullanılması” şeklinde tanımlarken,
Siyaset Bilimcisi Prof. Doğu ERGİL ise “Dehşet salmak için girişilen seçilmiş ve planlı eylem ve / veya eylem tehdidi” olarak tanımlamıştır.
Emekli General Suat İLHAN da “Bütün tanımlarda terörün bir yönünü bulmak mümkün. Fakat hiçbir tanım terörü tam anlatamaz. Çünkü terör psikolojik yönlendirmeye dayalı ve bu yönlendirmeye göre şekil alan bilinçsiz bir çılgınlıktır. Kısaca örgütlü ve kuralsız şiddet hareketidir.” şeklinde değerlendirmekte, tanımlamaktadır.(8)
Emekli General Osman Pamukoğlu da “Şimdi insanlar buna genel tanımla ‘Terör’ diyorlar. Nereden, nasıl, hangi kuvvetlerle, ne zaman geleceği belli olmayan vuruş. Tam askeri dille; klasik, bilinen, hattı olmayan, yığınağı yapılamayan, sana seferber olma imkanı tanımayan, bütünüyle karşı tarafın inisiyatifinde olan, daha pratik ve daha ucuz, şok etkisi yüksek, zamana yayıldığında karşı tarafta moral ve maddi güç bırakmayan, daha çok zekayı ve cesareti gerektiren bir savaş türü.” olarak nitelemektedir.(9)

1991 yılında kabul edilen “Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesine göre;
“Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”(10) şeklinde geniş bir şekilde tanımlanmaktadır.

Ülkemizde, bu tanımı resmi olarak 20 yıllık deneyim sonrası ortaya koymak durumunda kalıyoruz. Bu ayni zamanda terörle mücadelenin kararlı bir şekilde çok yönlü, bir bütün olarak kural ve kurumlarla ortaklaşa sürdürülmesi sonucu ulaşılan başarıdır. Ancak, 1970’lerden 2000’lere Türkiye bir kuşağını terörde kaybetmiş, büyük acılar yaşamış, çok ağır bir bedel ödemiştir.

Diğer taraftan globalizm, küreselleşme derken Dünya, savaş ve terörün iç içe girdiği, neyin savaş neyin terör olduğu karmaşasını yaşayacaktır. Günümüzde Irak ve Filistin’de yaşananların savaş mı yoksa terör mü olduğu karmaşası neyi değiştirecektir. Her gün patlayan bombalar, ölen-yaralanan insanlar TV ekranlarından haber ve görüntü olarak verilmekte ve bu vahşet tüm dünya tarafından izlenmektedir...

Büyük devletler, büyük güçler gerçekleştirirse adını savaş; küçük devletler, küçük güçler gerçekleştirirse adını terör koyarak uluslararası hukuk işletilir. Saldıran gücün haklı olup olmaması önem arz etmez. Saldıranın kim olduğu, gücü belirleyici rol oynar.

Günümüzden geleceğe terörün yeni, farklı, daha kapsamlı ve de daha tehlikeli bir boyutu karşımıza çıkıyor: ‘Siber Terör’... Bu gerçekten gelecekte bilgisayar ortamda yapılacak olan terörün insanlara daha çok sıkıntı ve kayıp yaşatacağının göstergesi. Güvenlik önlemi almanın sınırsız olduğu gibi Klasik terör olayından da çok daha geniş sınırsız Siber terör çeşidi çıkabilir. Her ne kadar teknoloji ilerledi insan yaşamı rahata erdi, kolaylıklar sağladı diyorsak ta tersine daha sorunlu, güvensiz, insancıl olmayan bir yapıda teknolojinin ardından geliyor. (Devam edecek)

Remzi KOÇÖZ

Dip Not / Kaynakça:
(1) PAMUKOĞLU Osman,“Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok”,Harmoni yayıncılık,
11. basım, Aralık 2003, s.241
(2) “Savaş”, Türk Dil Kurumu okul sözlüğü, Milliyet yayınları, s.647
(3) KORKMAZ Gürol, “Terör ve medya ilişkisi”, Ankara 1999, s.20,21
(4) “Terör”, Türk Dil Kurumu okul sözlüğü, Milliyet yayınları, s.752
(5) “Terörizm”, Meydan Larousse, Meydan Yayınları, 1973, cilt-12, s.83
(6) “Terörizm”, Ana Britannica, 1990, cilt-20, s. 549
(7) “Terör”, AXİS 2000 Büyük Ansiklopedi, cilt-11, Milliyet/Hachette yayınları, s.336(8) KORKMAZ Gürol, age., s.10,12
(9) PAMUKOĞLU Osman, age., s.242
(10) 12/4/1991 Tarih ve 3713 sayılı “Terörle Mücadele Kanunu” Madde 1-(Değişik
birinci fıkra: 15/7/2003-4928/20 md.)

Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz