30 Ağustos 2024 Cuma

TARİHTE BUGÜN (30 AĞUSTOS)

 

BÜYÜK ZAFER / 30 AĞUSTOS

Türk Ulusunun Ebedi Başkomutanı / Önderi 

Mustafa Kemal ATATÜRK ile birlikte

Zafer Destanını yazan tüm Kahramanlarımıza 

en içten minnet ve saygılarla…

(30 Ağustos 2024)

Remzi KOÇÖZ







 

25 Ağustos 2024 Pazar

İÇİMİZDEN BİRİ: YUSUF VEHBİ DALDA

Sade bir yaşam,

        Sabırlı/sürekli/kararlı bir çalışma,

        Okuma/öğrenme aşkı,

        Gösterişsiz, ağır ağır yükselen bir kariyer,

        Yeniliklere/yenilenmelere/projelere açık bir zihin,

        Malatya'dan 4 kıtaya giden yollar...

        Ulusal ve uluslararası olaylar/insanlar/durumlar/deneyimler/düşünceler/öneriler...

        (Yusuf Vehbi Dalda /Bir Ömür, Bir Meslek: Beyaz Bülten / 2013)

           Bir Ömür, Bir Meslek…

        Polis Koleji 1968 ve Akademi mezuniyet tarihi 1971. Kolej sonrası Enstitü/Akademi sürecinde geceleri DTCF Fransız filolojisine de devam ederken, ek diploması (1972) onun mesleki yaşamına farklı bir yön çizecektir. Fransa özellikle Paris’e gitmeyi hayal ederken, turist olarak bile gitmenin zor olduğu bir dönemde mesleğinin sunduğu bir şans yakalayacaktı. Tabi ki şans hiçbir zaman kendi gelmiyordu. Bu şansı yakalamak için çabalamak gerekiyordu. 10 ay Fransa yüksek polis okulunda göreceği eğitim onun ufkunu iyice açacaktı (1973-74). (Cumhuriyet’in 50 yılını Fransız Lyon polis okulunda Türk bayrağını göndere çekmelerinin ardından, Türkiye’yi tanıtıcı sergi açarak Cumhuriyet’i anlamlı ve yakışır bir şekilde kutlayacaklardı.)

        Sonraki yıllarda yine yolu Fransa’ya düşecek Paris’te Interpol Genel Sekreterliğinde Türk Polisini temsilen 3 yıl kadar görev yapacaktır. Kadro yaşamı olarak İstanbul/ Ankara/Mardin/Antalya illerinde görev yapmasının ardından Ankara’ya EGM karargahında branş/uzmanlık olarak bütünleştiği İnterpol Dairesinin başkanı olacaktır. İnterpol sonrası bir dönem Koruma daire başkanlığı görevini yürütecektir.

        Sonrasında kurumdan izinli olarak 3 yıl Türkiye’deki BM Temsilciliğinde Güvenlik Sorumlusu olarak çalışıp, 2005 yılında kendi isteğiyle emekli olacaktır. Emeklilik sonrası özel güvenlik şirketi kuracak, ancak memuriyet yetişimi ticari alana yansımayınca şirketi sonlandırıp, danışmanlık yapacaktır. (Özel dedektif dernek onursal başkanlığı ve Isaf güvenlik fuar danışmanlığı…)

        Emeklilik sonrası Özel Güvenlik yasasının çıkmasında büyük katkıları, bu alanda çok sayıda çeviri/makale yanında bir kitaba da imza atacaktır. Yasalaşmayan özel dedektiflik yasa taslağının mimarlarındandır. Üyesi olduğu TEMÜD-DER yönetimi yanında yayınlarına da etkili bir şekilde katkı sunar.

        Yeminli çevirmenlik yanında; polisiye mevzuat ve roman (Karşılaştırılmalı Kriminoloji, Ölüm Sizi Seçti, Kırıklar) çevirileri de yapacaktır.

        O mesleğinin kulvarı ile yetinmeyip, özel güvenlik/çevirmenlik gibi farklı alanlarda da kendini yetiştiren/kabul ettiren entelektüel/donanımlı ve saygın bir kişilik olarak anılacaktır. 

        Ailece emniyet teşkilatı ile bütünleşecek, 3 kuşak Polis Koleji aidiyetleri olacaktır: Abi İbrahim Yıldız, kardeş Hasan, enişte Muzaffer Özbayrak. Abla ise EGM’de sivil memurdur.

        ------------------------------           

        Yusuf Vehbi ağabey ile görev sürecinde yollarımız kesişmese de Kolejlilik aidiyeti, -benim gibi bir avamı entelektüel/donanımlı lord bir ağabeyle- bizi ortak değerlerde buluşturdu. Beni sosyal medya/gazete/dergi yazılarımdan yakinen takip eden, mesajla yetinmeyip telefonla arayıp kutlayanlardan, bizlerden gurur duyan, onore eden, yazılarımı okumaktan öte paylaşan, kıskançlık/çekememezlik/görmezden gelmezlik yerine, kişiye hakkını teslim eden bir olgunlukta biri olarak ayrı bir yer tutar.                      

        Maillerime baktığımda 2020’den buyana -bayramlaşma/kutlama gibi mesajlardan öte ne/nasıl yapabiliriz şeklinde sayfalar/dosya içeren değerlendirmeler gibi- ne kadar çok yazışmışız, tabi whatsapp özelden de öyle, kendisiyle telefonla güzel sohbetlerimiz olmuştur.

        20 yıl öncesinde 2. Şark dönüşü Ankara’ya geldiğimde (2003) kendimi EGM/Karargahında -bazı arkadaşlarımızın depo diye adlandırdıkları- Hukuk Müşavirliğinde buldum. O günlerdeki odak noktamız: 1. Sınıf olabilecekmiyiz kaygısı!

        EGM karargahında görev yapmanın avantajıyla bizlerden çok öncesinde daire başkanı/müfettiş olan ağabeylerle farklı ortamlarda görüşme/sohbet olanağımız oluşur. Yusuf Vehbi ağabeyde bunlardan biri; hoşgörülü yapısıyla bizi küçümsemeden dinleme zahmetine katlanan, -fevriliklerimize takılmadan hemrütbe gibi tartışmaya açık, yani rütbesi/makamıyla değilde kişiliğiyle/donanımıyla karşınızda duran- ve kişisel/kurumsal anlamda iz bırakan meslek büyüklerimden biri.

        Bir yandan uzun süre Daire başkanlığı (İnterpol ve Koruma) yapmış diğer yandan yurtdışı hizmetlerde görev yapmış -benim gibi taşra/sokak polisliği yapmış kişilerden- (kesintisiz/uzun süreli görev süreci/becerisi/başarısı ayrı bir yazı konusu olmakla birlikte mübalağa olmasın mezuniyetimizde il müdürü iken 1. Sınıf olduğumuzda da hala o koltuklarını koruyanlardan) makamlara doyamayanlardan daha farklı bir ağabeyimiz.

        Küçük rütbelerde yaşadığımız sıkıntıları -terfi gecikmeleri/haksızlıkları vd- biryana taşrada üvey evlat konumunda mesleki donanım/kurslar açısından da atıl bırakılmamızı hazmedemiyor ve olur olmaz bir şekilde; biraz hırçın/asabi vede şahin bir yapıda hemencecik tepki verip kendimi kontrol edemiyordum. İşin gerçeği yaş/kıdem/rütbe olarak kendimizce büyümüştük, ancak uzun süren taşra görevlerinde ilmi siyaset yani politik olma ve diplomasi denilen şeyden bihaber yıllarımızı vermiştik.

        Yaşam ve mesleki tecrübesiyle; “geçmişe fazla takılmayıp, gelecek için iyimser/pozitif olmamızı” öğütleyecektir. Yaşam yolculuğunda -kendinizi geliştirebildiğiniz/aşabildiğiniz ölçüde üretici/yaratıcı olma bağlamında - o öğütler önemli/yararlı olacaktır.

Beyaz Bülten…

 İnsanların kendi yaşamlarını kaleme almaları özellikle bizim mesleğimizde nadir görülen cesaret isteyen şeyler. Zaten yazmak (kalemşörler dışında) başlıbaşına bir sorumluluk, sorgulama ve yürek ister. (Tabii ki bagajında seni engelleyecek yüklerin olmayacak!)

 Otobiyografi, özellikle edebi anlatım yanında geçmişle/yaşadıklarınla (ailenle/ mesleğinle /toplumla) muhasebe/mücadele bağlamında “söz uçar yazı kalır” misali tarihe not düşmektir.

 Mesleğe hepimiz güzel hayal/umutlarla başlarken finali tamamlamak her daim öyle olmuyor. Sürekli çatışma/gerilim/adrenalin, nereye kadar diyorsun. Ancak yaşam bir imtihan ise bu meslek bu imtihanın tüm safhaların içeriyor: kirli karanlık işlerden tutunda şöhret/makam hırsına, Bizans /ayak oyunlarına her şey var bu cenahta..

 Öyle uzağa gitmeye gerek yok. “İnsan insanın kurdudur” misali en yakınların/ arkadaşların/abilerin/kardeşlerin sana yük/köstek olmasalar bile seni geri çekmeye, başarılarını kıskançlık ötesinde “çamur at izi tutsun” dahası gammazlamaya kadar götürürler. Bu yolculukta çekirdek ailen dışında yalnızsındır.

 İşte tüm bu badireleri atlatıp daire başkanlıkları ve yurtdışı görevler yanında,   BM’de görev yapma ayrıcalığını yaşayıp mesleği tepe noktada tamamlamak bir başarı öyküsüdür. Ayrıca özel güvenlik alanında verdiği mücadele (hem teoride/pratikte hemde teşkilatta/ ülkede) takdire şayan.

 “Beyaz Bülten” gelecek kuşaklara, onurlu bir yaşam öyküsü.

 Kaleminize, emeğinize, beyninize ve yüreğinize sağlık.

 Sağlıkla/sağlıcakla/üretkenliğinle kal,

 Sevgili Yusuf Vehbi Dalda Ağabey…

 Selam ve saygılarımla…

(18. 08. 2024)

Remzi KOÇÖZ


5 Ağustos 2024 Pazartesi

O’NUN ARDINDAN

 O’NUN ARDINDAN… (*)

Yaşam seninle var olup,

Seninle yok olacaktır.

Geride sevenlerin,

Yakınların üzülecek,

Seni özleyecektir.

Senden sonra,

O ve ben şeklinde,

Döngü kuşaktan kuşağa,

Devam edecektir.

Çaresizlik içerisinde,

Yarına kalmak için

Mücadele eden insanların savaşını,

Bilim adamlarının öncelikle sonuçlandırmaları,

Yaşam mücadelesinden öte;

Acı çeken milyonlara çare olacak,

Yangınları söndürecek,

Yüreklere su serpecektir...

(Karasu / 5 Ağustos 2004)

Remzi KOÇÖZ

(*Sevgili Mehmet Akif Koçöz ağabeyimi aramızdan ayrılışının 20. yılında, genç yaşta kansere yenik düşerek kaybı sonrası kaleme aldığım “O’nun Ardından” dizeleri ile yad etmek istedim.)



1 Ağustos 2024 Perşembe

BEŞ YIL (2019-2024)

            ‘İnsan yaşamında çocukluktan-yaşlılığa kadar geçen 5 yıllık dönemler önemli bir süreçtir.

Emeklilik sonrası geçecek 5’li yıllar ise yaşlılığa geçiş dönemleri olacaktır. Tabi insan ömrü ne kadar süreceği belli olmaz; 5 yıl, 5 ay, 5 hafta, 5 gün, 5 saat, 5 dakika, 5 saniye, 5 salise sürmeyebilirde!

Bulunduğumuz yerden geriye doğru baktığımızda neler yaptığımızı, neler yapamadığımızı, neler ertelediğimizi, neler ötelediğimizi filtre ederek, anılaştırma şansına sahip olabileceğiz. Bundan sonraki süreçte yarınları uzun uzadıya planlamak/programlamak yerine bugünü yani anı yaşamak esas olacaktır.’

Emeklilik Sonrası -5 Yılın- Ardından (2019-2024)

2010 yılında 50 yaş bağlamında “Beş” başlıklı bir yazı kaleme almış, Çağın Polisi Dergisi ile yeni oluşturduğum blog sayfamda (www.remzikocoz.com) paylaşmıştım. Yukarıda aktardığım ilk giriş cümlesinden yola çıkarak emeklilik sonrası geçen 5 yılın (2019-2024) durumunu çıkarmaya yani kendimi değerlendirmeye çalıştım.

1 Ağustos 2019 günü Devletten düşümümü yapıp emekli olurken, onurumuzla mesleği tamamlamak benim için özel/önemli bir andı.. Emeklilik dünyasına adımımı atmış, yeniden dünyaya gelmişçesine kamusal baskı/sorumluluktan kurtulmuş, yüklerimden arınmış, birnevi özgürlüğüme kavuşmuş, sivil bir vatandaş olarak yeni bir kimliğe kavuşmuştum.

İlk 6 ay tabiki adaptasyon/uyum süreci yaşayacak, 2020 Ocak ayı itibariyle kendime bir yön çizecek, Demokrasi/Cumhuriyet/Eğitim gönüllüsü olarak etkinliklere katılacak, kendimce -konuşmaktan/eleştirmekten öte yazarak da- birşeyler yapmaya çabalayacaktım. (Whatsapp grupları yanında, Facebook sayfamı aktifleştirip, Sosyal medyada paylaşımlarım olacaktı.)

Genel anlayışın/bakışın aksine, “Meslekten emekli oldum ama henüz hayattan emekli olmadım” diyerek; ‘sağlığımız elverdiğince, dimağımız yettiğince, üretebildiğimiz süreçte’, toplumsal sorumluluk/duyarlılık çerçevesinde yaşam birikimlerimizi paylaşarak, farkındalık yaratarak, Atatürk Devrimlerine ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkabilmek,  Haksızlıklara/Hukuksuzluklara/Adaletsizliklere karşı duruş sergileyebilmekti, aslolan!’

         Milli Mücadelenin 100. yıl anma etkinlikleri çerçevesinde; Kurtuluşa ve Kuruluşa giden yolda 100 yıl öncesinde ilk ateşin yakıldığı 19 Mayıs günü Samsun’da olamasakda, 2019 yılının 29 Ekim-10 Kasım haftasında Ankara/Polatlı-Eskişehir-Afyon/Kocatepe-Kütahya/Dumlupınar-Altıntaş güzergahında yer alan savaş alanlarındaki şehitlik, anıt/müze vb. tarihi bölgeleri gezip Ankara’ya dönüşümüzde Anıtkabir’e giderek Kurtuluş Destanının önderi Atatürk’e saygı duruşunda bulunup minnetlerimizi ve bağlılığımızı ilettik. Sonrasında 2020-22 arası yaşanan salgın nedeniyle sosyal medya paylaşımları ile duygularımızı paylaşarak bu önemli tarihleri/olayları yad etmeye çalıştık. Büyük Zaferin 100. yılına 30 Ağustos 2022 günü/gecesi İzmir’deki coşku seline tanık olduk. Ardından İzmir-Manisa-Uşak-Kütahya-Afyon güzergahını katederek tarihin kucağında yatan Kurtuluş Destanını yazan tüm kahramanlarımızı yad edip, 9 Eylül’de Kurtuluşun 100. yılında İzmir’de olamasak da Milli Mücadelenin kalbi başkent Ankara’ya geldik. 13 Eylül’de Mudanya/Trilye’de yaşanan heyecana birebir tanık olduk. Kurtuluşun 1 yıl sonrasında da 29 Ekim 2023 günü Cumhuriyet’in 100. Yıl Anısına, ebedi başkomutana, büyük öndere sonsuz istirahatgahı Ankara’da/Anıtkabir’de,  bağlılığımızı ve şükranlarımızı sunarak, ailece bu özel güne, coşkuya vede tarihe tanıklık etmekten gururlandık.

Türkiye gezginciliği yanında 2019-2024 arasında Ankara-İstanbul-Karasu-Karaağaç dörtgeni dışında, farklı kültürler/coğrafyalar (9 ülke/35 şehir) gezilirken;  2022 Temmuzunda kendi doğduğun/yetiştiğin topraklarda değer kılınmak, “Karasu Değerleri” arasında anılmak benim/ailem açısından onur/gurur verici bir duygu, Kişi/lik olarak gönüllerde yer alabilmek bambaşka bir kıvanç niteliğindeydi. 

Zaman zaman önemsediğim, yaşamımda iz bırakan kişi-lik-lere ilişkin (meslek büyüklerim/dostlarım/arkadaşlarım gibi) /portre/biyografi yazıyordum. Aslolan insanları yaşarken değer kılmak/onore etmekti. Nitekim zaman denilen olgu, durağan olmayıp hızlıca akarken sevdiklerinizi/dostlarınızı/değer verdiğiniz kişileri de bir bir alıp gidiyordu. Hele genç/beklenmedik ölümlerin ardından, onların anısını kaleme almak ister istemez insanı derinden üzüyordu.

Salgın sürecinde ve sonrasında Anne ve Babayı toprağa vermenin yanında aile/arkadaş/akraba/komşu gibi yakın çevremizden oluşan çok sayıda ölümlerde ard arda yaşanan kayıplarla -telefon rehberimizden/adres sayfamızdan- eksilmelere bire bir hüzünlenirken; bir yandan da yaşam kaldığı yerden devam ediyordu.

Zaman farkına varmadan akıp geçiyor, akıp giden bu zamanın içerisinde farkına vardıklarınız kendi ürettikleriniz ile yakınında kaybettikleriniz arasında gelip geçiyordu.

Emeklilik sonrası geçen 5 yıllık sürecin yarısı salgın nedeniyle karantina da geçerken ağırlıklı olarak -çok sayıda kitap vede makale- okurken, kütüphanelerde de (Türk Tarih Kurumu, Milli Kütüphane özelinde) inceleme/araştırma çerçevesinde zamanla yarışacaktım. Ve zamanın bana tanıdığı cömertlik çerçevesinde; 15 gazete 7 dergi yazısı, çok sayıda sunu/video, (125.000’lere ulaşan ziyaretçisiyle) ‘remzikocoz.com’ blog/web ve face sayfamda 400’ü aşan (Tarihte Bugünler, Tarihten Notlar, Karantina Günlükleri-Günceler, Gezi Günlükleri, Karasu üzerine Notlar, İçimizden Birileri, Kaybedilen Kişiler/Dostlar Anısına, Mesleki/kurumsal sorunlar ve Toplumsal gündeme/güncele ilişkin değişik konularda) yazılar paylaşırken; Cumhuriyet’in 100. Yılında ‘Türkiye’nin Avrupa Serüveni’ isimli kitabımı okurlarla buluşturdum. Kitabıma ilişkin 3 imza günü ise benim açımdan ayrı bir heyecan/farklılık oluşturacaktı.

Havuzda birikenler ile planlanan çalışmalar ise yaşamın/zamanın cömertliğinde demlenmekte.

Tarihe not düşmek adına işte emeklilik sonrası 5 yılın panoraması.

Bundan sonraki süreçte; sağlık öncelikli günler temennimiz.

Saygı/sevgi/selamlarımla…

(1 Ağustos 2024)

Remzi KOÇÖZ



Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz