27 Şubat 2022 Pazar

KARANTİNA GÜN(CE)LERİ – 44

"Tarih, birtakım boş hayallerle, başlarındaki hükümdarların, hırslı politikacıların oyuncağı durumuna düşen istilacı orduların, istilacı milletlerin uğradığı bu çeşit feci sonuçlarla doludur. 
Milletin hayatı tehlikeye düşmedikce, savaş bir cinayettir.” 
Mustafa Kemal ATATÜRK

SAVAŞ… 
Diplomasinin bittiği yerde,
Kaçınılmazdır savaş.
Belkide kolayına gelir,
Güçlünün gücünü göstermesi,
Zayıf olana haddini bildirmesi,
Acziyeti yansıtması, 
Savaşların gerekçesi olacaktır,
Olmasada oluşturulacaktır, 
Kutsal değerler,
Tarihsel vasiyetler,
Yüce idealler.
Ardından düşmanlıklar,
Kin/nefret/tahammülsüzlük,
Artış gösterirken,
Korku/sefalet yanında,
Yakar/yıkar/öldürür/yok eder.
Yüzyıllar yüzyıllar geçsede,
Siyaset jeo-politik mecrada,
-Ümitsiz / yetersiz / güvensiz-
Diplomasi ise sınıfta kalacaktır. 
Gelinen noktada dünya/insanlık,
-Sömürü /istila /çıkarlar uğruna- 
Yeni savaşlara gebe,
Barış yine ötelenmekte!
(Karasu / 25. 02. 2022)
Remzi KOÇÖZ

13 Şubat 2022 Pazar

ANNEMİN ANISINA

    Annemin Anısına…

    Her insanın yaşamında Annelerin yeri özeldir.

    Herkesin annesi kendine göre özel olmakla birlikte güzeldir.

    Hayatta belki en zor olanı Anneden ayrılabilmektir.

    Özlem sözcüğü yetersiz kalır.

    12 Şubat 2021 tarihinde toprağa verdiğimiz,

    Canım Annem Sakine (Acar) KOÇÖZ’ü;

    Rahmet/minnet/özlemle anarak,

    Toprağı bol, ışıklar içinde olsun derken,

    Aramızdan ayrılışının 1. Yılında,

    Albümlere yansıyan resimleri ile birlikte,

    Küçük bir video formatında paylaşarak,

    O’nun emekçi yaşam öyküsünü;

    Çemi Neni / Annem Sakine” dizeleri ile ölümsüzleştirerek,

    Biricik Annemi yadetmek istedim.

    (Karasu / 12 Şubat 2022)

    Remzi KOÇÖZ
















6 Şubat 2022 Pazar

TARİHTEN -Tarih Sayfalarından- NOTLAR – 21

 

“Anadolu herşeyden önce okuyacaktı! Okuyan Anadolu öğrenecek, öğrendiğini kendi çevresine uygulayacak, uygarlığı ayağına getirecekti. Uygar olan Anadolu evrensel uygarlıkla konuşacak, kendi içinde tartışacak, uygar dünya ile haberleşerek birleşecekti. Uygar dünyada yerini alan Anadolu uygarlık yapıcısı olacak, bilim üretecek, "çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkacaktı." (Prof. Celal ŞENGÖR /Hasan-Ali Yücel ve Türk Aydınlanması.)

 TÜRK AYDINLANMASI BİLGELERİNDEN: HASAN ALİ YÜCEL

"Hürriyet fikri, zaten, bilimden doğar. Cehaletten, ancak esaret çıkar… O'nun gösterdiği, akıl yoludur. Müsbet bilim dediği, budur. Hakiki mürşid gördüğü bilim, aklın eseridir. Bizi ona çağırdı. Bu gerçeği, Türk milletine en gür sesiyle bağırdı. Hurafelerden, masallardan, özsüz hayallerden, içi boş vehimlerden kurtulmanın başka çaresi var mıdır?"                           (Hasan Ali YÜCEL)

1938’de eğitim-kültür adamı Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanı olmasının ardından, Atatürk'ün kendisine vasiyet ettiği Anadolu köylüsünün bilgiye ve dolayısıyla refaha kavuşturulabilmesi için orijinal modeller üretmiştir.

Hasan Ali YÜCEL'in akıllı, bilgili ve coşkulu yönetiminde tüm yurt bir okula dönüşmüş, bir yandan okul binaları yapılırken diğer yandan üniversite reformu gerçekleştirilir. 1940’da Köy Enstitüleri hayata geçerken; “Köy enstitüleri ilkesi, bu pratik ilke tamamıyla bizimdir. Taklit değildir, Türkçe buluştur. Klasik pedagoji bilmez. Bilmezler, çünkü bir eğitim kuramı değil, ulusal bir kalkınmanın temel ilkesidir ve onun gerçekleşmesi, hayata geçmesi atılımdır” ifadesi ile tanımlar. Amaç sadece öğretmen değil köye yarayan diğer meslek erbabını da yetiştirmektir. Akıl ve bilimin rehberliğinde, evrensel pedagojinin kazanımlarıyla, “insan, sanat, demokrasi” merkezli nitelikli eğitim verilmesi amaçlanır.

            Hasan Ali YÜCEL yalnız köy davası değil, orta ve yükseköğretimde, teknik öğretim ve kültür işlerinde de çağdaş uygarlığı amaçlayan atılımlara girişmiştir. İlköğretim ile birlikte bir kültür ve yayım seferberliği ve politikasını aynı tutum içinde yürütecektir. Kısa sürede dünya klasiklerinin çevirisi, çeşitli bilim/kültür ansiklopedileri, dergi vb. yayınlar, halk eğitimi, halkevleri, resim, müzik, tiyatro gibi etkinliklerin ülkede yerleşmesinin yolunu açacaktır.

O'nun 500 kitaba yaklaşan Tercüme Serisi, batı ve doğu uygarlıklarına yön veren eserlerin bir kültür hazinesi olarak Türk toplumunun hizmetine sunulması, Cumhuriyet aydınlanmasının en önemli ışıklarından biri olmuştur.

         Türk Aydınlanma Destanını yazan kahramanlardan ve İrfan Ordusunun mihmandarlarından biri olarak o günlerden bugünleri görerek,  ‘Dogma ve Yobazlık’ bağlamında söyledikleri çok çok önemlidir:

"Dogma, ilk defa ortaya atanlar tarafından düşünülmüş, fakat sonra onu kabul edenlerin çoğu tarafından düşünmeden alınmış inanma klişeleridir. Dogmacılık, felsefedeki dar anlamı ile aklın her şeyi bileceğine ve doğrunun ancak kendilerinde olduğuna inananları gösterir. Mizaç itibariyle dogmacılar, 'dediğim dedik' diyen soydandırlar. Tartışmaya dayanamaz, fikir alışverişinde bulunamazlar. Zekaları tek cephelidir, idrakleri iki duvar arasına açılmış bir yola benzer. Bu vasıfta olan insanlar, her devirde, her yerde, hatta her meslekte vardır."

"Yobazlık bir zihniyettir; toplumu geride tutmak, kıpırdatmamak, değiştirmemek, bir kelimeyle yaşatmamak isteyen bir zihniyet. Hiç okuma-yazma bilmeyeninden tutunuz, elinde Batı üniversitelerinin diplomaları olanlara kadar her soydan, her boydan bu zihniyette insan görebilirsiniz. Yobaz için için işler. Yeni harflere, kadının hayatını kazanmasına, tiyatro ve operaya, hatta yüksek sesle türkü söylemeye karşıdır. Bunların tam tersini yaptırmak için eskiden gizli, şimdi ise mevcut hürriyetten istifade edip daha cüretli ve açıktan çalışır."

Atatürk’ün hayalleri O'nun da hayalleriydi. Mustafa Kemal’den devraldığı meşaleyi Avrupa'nın Olympos’una dikmekti kararı. Her dâhideki o önüne geçilemez aşk ve tutku O'nda da vardı. Okuyarak, öğrenerek, deneyerek, tartışarak dünyanın en ileri ulusu olacağımızdan hiç kuşkusu yoktu. O soyadına yansıyan Yüce bir Milli Eğitim Bakanı olarak, O yücelikle, Atatürk' ün yüceliğine belki de en çok yaklaşan bir devlet adamı olacaktır.

Sonrasında karşı devrimcilere "Türk demokrasi tarihinin ilk kurbanı" olacaktı. (Tabiki ilköğretim seferberliğinin öncülerinden eğitim devrimcisi İsmail Hakkı TONGUÇ’u da unutmak ne mümkün!) YÜCEL’in muazzam bilgisi ve keskin zekası belki o zamanlar tam olarak takdir edilemedi. Ancak bugün tarih kendisini bir dahi olarak selamlamaktadır. 

(02. 02. 2022)

Remzi KOÇÖZ

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz