24 Nisan 2022 Pazar

KARANTİNA GÜN(CE)LERİ - 48

Atatürkçü Düşünce sisteminde yer alan ‘Ulusal Egemenlik, Eşitlik, Parlamenter Rejim ve Toplumsal Refah gibi idealler günümüz Çağdaş Demokrasilerini ayakta tutan temel ilkelerdir.                      Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu TBMM; Çağdaş Demokrasinin de öncüsü ve güvencesi olacaktır.'                                                                                                                                         

ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ

Kapitalizm; liberal, neo-liberal ekonomik sistemlerle yaşamı idame ettirirken,

Sosyalizm; kamucu, devletçi, toplumcu/halkçı, planlamacı, çevreci, sosyal adaletçi,

İnsanı müşteri/tüketici görme yerine yurttaş olarak hizmet verilmesi umut oluştursa da, 

İnsanlık yeni bir dinamizmle, yepyeni idealler arayışında,

Toplumsal gelişimine devam edegelecektir.’

--------------------------------------------------

Sosyalizmin Kapitalizm karşısında yenik düştüğü süreçte,

Küreselleşme/yeni dünya düzeni,

Emperyalizmin modernitesi/modern ötesi,

Son kalesi hedefiydi.

Onunda varlığı 21. Yy’ın ilk çeyreğinde,

Salgınla birlikte iflas eşiğinde,

Ne olacak şimdi?

Nasıl olmalı, ortaya çıkmalı modern devlet,

Her iki sistemin,

100 yıl önce birbiriyle rekabeti yaşanırken,

-II. Dünya ve Soğuk Savaşlar yaşanmadan-

Karma bir ekonomi halkçı/sosyal adaletçi,

Bir yapı yeşertilerek,

Kalkınma, sanayileşme geliştirilir.

Sekülerist akılcılık,

Pozitivist bilimsel anlayış,

Rasyonalist felsefi bakış,

Toplumla buluşturulmaya/örtüştürülmeye çalışılır,

Anadolu coğrafyasında.

Gelinen nokta:

Cumhuriyetin kurucu babalarının,

Bağımsız ve bağlantısız duruşları,

Atatürk’ün ölümü sonrası,

Sümenaltı edilerek,

Emperyalizmin bekçiliği yanında,

Ucuz işgücü olarak,

Tüketim toplumu haline getirilir.

Son düzlemde 21.yy’ın başında,

İkiz kulelerin yıkılması,

Kıtalar ötesi güvenlik duvarını delerken,

2008’de yaşanan küresel kriz,

Onarılmaya çalışılırken,

2020’de yaşanan salgın,

Tüm dünyayı kasıp kavurarak,

Bir yandan ezberleri bozan,

Ekonomide yeni bir anlayışı zorlar.

Sömürgecilik yerine,

Paylaşımı/dayanışmayı öngören,

Çevreyi koruyarak,

Yaşamı/yaşamayı/yaşatmayı öne çıkaran,

İnsan odaklı,

Savaşlar yerine barışı besleyen,

Ütopya olarak görmezden gelinen,

Uygarlığı çağdaş kılarak,

Demokratik kazanımları,

Toplumculuk ile sentezleyip,

-Demokratik toplumculuk vede

Çağdaşlık ile bezenen-

İnsanlığın geleceğine,

Umut olacaktır:

Çağdaş Demokrasi.

(23 Nisan 2022)

Remzi KOÇÖZ




17 Nisan 2022 Pazar

KARANTİNA GÜN(CE)LERİ - 47

 

“Tarih, kendi öz erekleri ardından koşan insanın etkinliğinden başka bir şey değildir. ...Üretici güçlerde, sürekli büyüme; toplumsal ilişkilerde, sürekli yok olma; Düşüncelerde, sürekli oluşma hareketi vardır; değişmez olan tek şey, hareketin soyutlanmasıdır.” (Karl MARX)

TOPLUMSAL DEĞİŞİM ve GELECEK ÜZERİNE

İnsanlık ideali sevgiyi egemen kılarak,

Çatışmaları/farklılıkları/ayrışmaları minimize ederek,

Barışı yakalayacak,

Dünyayı adaletle paylaşarak,

İnsanca yaşayacaktır.’

----------------------------

20. yüzyılın ilk çeyreğinde,

Dünya savaşı bitmeden,

Rusya’da gerçekleşen Bolşevik Devrimi,

Tüm dünyayı altüst ederken,

Yeni bir ideoloji: İşçi sınıfı egemenliği,

Halk demokrasisi olarak,

Alternatif bir siyasal sistem olacaktır; Sosyalizm.

-----------------------------

Sistemin dayanağı Marksist öğreti,

Dinsel/etnik aidiyetlerin egemenliği yerine,

Herkesin özgürleşmesi adına,

Eşit yurttaşlık bağlamında,

İnsanlık için umut oluşturup,

Muazzam bir dalga yaratacaktır.’

------------------------------

II. Dünya savaşı sonrası Avrupa,

Doğu/Batı olarak ortadan ayrılacak,

Ardından Asya/Afrika/Amerika’da,

Sosyalist bloğa katılımlar olurken,

Dünya genelinde,

Soğuk Savaş yaşanacaktır.

Uzay ve silahlanma rekabeti bir yana,

Teknolojik gelişimi/dönüşümü,

Gerçekleştiremeyen sosyalist sistem,

Bilgi/iletişim toplumu çağında,

Özgür düşünceye pranga vurup,

Demokrasi yerine totaliterleşince,

Kendine özel bir yaşam alanı,

-Özünde birşeylere sahip olma tutkusu olan insanın-

Mülkiyet edinme güdüsü,

Gereksinimlerin giderilmesi çerçevesinde,

İdeoloji yetersiz kalacak,

Bilgi/iletişim çağında,

Zamanın gelişimine uygun kendini yenileyemeyince,

Katı ve kapalı bir sisteme dönüşerek,

İçinden çürüyerek yozlaşacaktır. 

-------------------------------

Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya,

Kurtuluş hareketlerine örgütlenmelerle,

-Dinine / mezhebine, milliyetine / etnisitesine bakılmadan-

İnsanlık için umut oluşturan sosyalizm,

Yüzyılı tamamlayamadan,

Uygulamada umuda ihanet edip,

İnsanların ideallerini yok edercesine,

Toplumların/kitlelerin dünyasında,

Çöküş ve travma oluşturur.’

-------------------------------

Tüm vahşiliğine rağmen kapitalizme,

Onun uygulaması neo-liberalizme,

Küreselleşme çerçevesinde,

Dünyanın geleceğini teslim ederken,

1990’larda dünya düzeni yenilenir.

20.yy’ın sonlarında ideolojik yenilgi sonucu,

-Tukaka edilerek ötelenip-

Düşünsel kabuğuna çekilirken sosyalizm,

21. yy’ın ilk çeyreğinde yaşanan krizlerin ardından,

Ekonomik açıdan reçete oluştursada,

Salgın dünyayı kasıp kavurunca,

Yaşam ve gelecek tehlikeye düşünce,

Toplumlar sosyal devlet özleminde,

Çok zaman değil,

30 yıl geçmeden,

100 öncesinin dogmalarından sıyrılıp,

Yeniden aranılır,

Umut olur,

Sözde değil özde,

Demokratik toplumculuk,

İdeolojik bir bakış,

Çocukluk hastalığı hiç değil,

Sosyal devlet gerekliliğinden,

Düşünsel bir ilerleme.

-------------------------------

-Sömürünün yaşanmayacağı,

Bilimin ve teknolojinin,

Egemenler ve rant için değil,

İnsanlık için kullanılacağı,

İnanç ve vicdan hürriyeti ile

Düşün ve ifade özgürlüğünün,

Kısıtlanıp sınırlanmayacağı-

-----------------------------------

Sadece siyasal değil,

İnsanlar/insanlık için ideal,

Yaratıcılığı yeşertip,

Yeniliklere yelken açan, 

Toplumsal ve kültürel değişim gerekecektir.

Remzi KOÇÖZ


10 Nisan 2022 Pazar

KOLEJLİLİK - YURTSEVERLİK



             Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür.” Mustafa Kemal ATATÜRK

KOLEJLİLİK ve YURTSEVERLİK

Bizler daha çocuk yaşlarda, lise çağında, Polis Kolejinde hayata gözlerimizi açtık. ‘Toplumculuk/Halkçılık’ o yıllarda -benim gibi düşünenler için ideal olan- bir nevi hayat görüşü.

Bir yandan siyasi mülahazalar, ideolojik tartışmalar/atışmalar, felsefi bakışlar derken yaşam bizi ‘Halkın Polisi’ olarak şekillendirir. Bireysel çıkarlar, hırslar, egolar törpülenemez duygular olsa da üst şemsiye olarak bu ülkenin kuruluş felsefesini oluşturan "Atatürk ve Cumhuriyet" olgusu/duygusu bizi biz yapıyordu. Ben olarak değil biz olarak vardık. Bu mesleğin bireyleri olarak meşakkatli günler geçirdik. Polis Enstitüsü/Akademisindeki stajyer/öğrenci polis memurluğundan okul bitimindeki komiser yardımcılığına, Halkın Polisi diye yola çıktık. Kimimiz küçük rütbelerde kimimiz üst rütbelerde sayısız badireler atlattık, bedeller ödedik.

Ama tüm olumsuzluklara, acılara rağmen biz toplumumuza, teşkilatımıza küsmedik. (İhaneti ise asla, düşünmek bile ürkütücü!) Kendi açımdan -nereye verdilerse oraya yüksünmeden- 7 il 6 ilçe, şark/garp diye garipsemeden vatan toprağı diye gittik. Büyük önder Atatürk’ün “vatan sevgisi ona hizmetle ölçülür” sözünü düstur edindik.

Halkın hizmetindedir bizim bütün benliğimiz” diyerek hep en önde koşmaya çalıştık. Siyasi ikbal, makam/mevki kapma peşinde değildik. Sadece bize verilen görevi en iyi yapmanın gayreti içerisindeydik. Tıpkı makinenin dişlilerinden biri gibi işimizi yapmaya hem de en iyisini yapmaya çalışıyorduk. Gece-gündüz, bayram-seyran, haftasonu-tatil demeden görevimizi bir ibadet anlayışıyla bir iman/inanç mücadelesi olarak gördük. Hem de hak ve adaleti gözeterek ve de vicdanımızı dinleyerek yapmaya çalıştık.

Sonuçta kimimiz en üst rütbeye (1.Sınıf Emniyet Müdürü) ulaştığımızda 45’li yaşlara gelmiş orta yaş sınırlarını aşmıştık. Kimimiz erken, kimimiz resen, kimimiz isteğe bağlı emekli, kimimizde -iki elin parmakları kadar- gittiği yere kadar diyerek idarenin tasarrufuna boyun eğdik. Sonrasında zaman hızlıca akıp emeklilik sürecine gelindiğinde ise 60’lı yaşlara merdiven dayamıştık.

Bizlere görev teklif/tevdi edilmeden önce (şahsıma böyle bir resmi teklif gelmezken) abilerimizin hakkı derken sonrasında hiyerarşi, kıdem, liyakat herşey altüst oluverdi. Yaklaşık devre olarak 10 nesil yok sayıldı, görmezden gelindi. (Onların arasında naçizane bizlerde vardık.)

Abilerimizin, bizim, kardeşlerimizin hakları yenirken; hiyerarşi/kıdem/liyakat yok sayılırken, siyasi irade ‘hizmet hareketi’ olarak lanse edilen ‘altın çocukları’ öne çıkardı ama 10 yıl geçmeden hançeri yedi, ihaneti yaşadı. Bu yapılan ihaneti sadece emniyet teşkilatı kurumsal olarak değil tüm Türkiye, 15 Temmuz darbe girişimi ile demokratik travma şeklinde bedel ödeyerek yaşadı. Altın nesil olarak devşirilenler güzelim Türkiye’ye altın vuruş yaptılar. Silahlı kuvvetlerden, yargıya, polise, eğitime; tüm kurumları, tüm teamülleri, tüm değerleri altüst ettiler.

(FETÖ gibi yapılara / örgütlenmelere siyaseten göz yumanlar / destek verenler / beraber yürüyenler / görmezden gelenler / gerekli müdahale ve mücadeleyi vermeyenler kendilerini ilahi adalete havale edip hesap vermekten kaçıp kurtulabileceklermidir.)

Çoğumuz bedel ödedik. Bireysel hata ya da mesleki acemilikler dışında birilerinin tekerine çomak sokmak, çıkarlarına ters düşmek, fildişi kulelerindekileri ürkütmek bağlamında şikayetlere maruz kaldık. Hop oturduk hop kalktık. Sonuçta göreve ilişkin idari ve adli soruşturmalara muhatap olduk. Kimimiz kıdem tenzili ile atlatırken, kimimiz ihraç noktasında kimimiz ise cezaevi kapısında kendini buldu. Haklı/haksız birtakım sebeplerle meslek yaşamımız sürecinde farklı bedeller ödedik. Zamansız tayinler gördük, ailece mağduriyetler yaşadık ama en önemlisi de hesap verdik. Vatana/Millete/Teşkilata yararlı hizmetler verebildiysek ne mutlu!

Sonuçta Devletten düşümümüzü yapıp emeklilik dünyasına adım atarken, kazasız-belasız, onurumuzla mesleği tamamlayabilmek bizler için en güzel an vede büyük bir onur.

Rütbelerimizi bileğimizin hakkıyla alırken -ailelerimizin/öğretmenlerimizin/meslek büyüklerimizin emekleri bir yana- kimseye biat/minnet/rica etmeden bir mesleği tamamlamak yüce bir duygu.

Bizler, meslek taassubu yanında etik değerleri göz önünde tutarak adaleti/hakkaniyeti elden bırakmamaya çalıştık.

Tabiki Atatürk ve Cumhuriyet sevdamız olmazsa olmaz çizgimiz idi!

Tüm şehitlerimizi, aramızdan ayrılan değerleri rahmet ve saygıyla anarken,

Yaşam gailesi emeklilik mecrasında da devam ediyor.

Bundan sonraki süreçte;

Sağlık öncelikli esenlik dolu günler temennimiz.

Saygı, sevgi ve selamlarımla...

(10 Nisan 2022)

Remzi KOÇÖZ

(www.remzikocoz.com)

1 Nisan 2022 Cuma

KARANTİNA GÜN(CE)LERİ - 46

Tüm toplumları ve insanlığı kucaklamak yerine farklılıkları öne çıkarma, bütünleşme ve birlik yerine ayrışmayı, parçalanmayı, bölünmeyi, kavgayı beraberinde getirecektir.                                                                                                Hümanizm ve enternasyonalizm yine ütopya...” (Amin MAALOUF)

İNSANLIK VE TOPLUMSAL GELİŞMELER

İnsanlık;

Sosyolojik gelişiminde,

İlkel/komünal toplumlar olarak,

Sahne alıp,

Din/tarım köylülük evresinde,

Feodal toplumlar,

Sonrasında sanayileşme ile

Burjuva sınıfının yönetiminde,

Kapitalizmin öne çıkıp,

Tekelleşerek Emperyalizme dönüşmesi.

Sanayileşmenin bir diğer getirisi,

İşçi sınıfı olacak,

Onun örgütlülüğünde,

Üretim araçlarının kamunun olması,

Eğitim/sağlık hizmetlerinin,

Sosyal desteklerin,

Konut gibi temel ihtiyaçların,

Ücretsiz sunulması,

Herkese iş bulunup,

Liyakat ve uzmanlığın güdük kalması,

Parti/devlet mantığıyla,

Toplumun bürokratik vesayetle yönetilmesi.

Eşitlik/kardeşlik/barış/özgürlük sloganlarıyla,

Sosyalist toplum idealinin öne çıkarak,

Proleterya diktatörlüğüne dönüşmesi.

Demokrasi kulvarında gelişemeyip,

Otoriter/totaliter bir yapı geliştirmesi,

Bilimsellik nitelemesiyle,

Felsefi açıdan diyalektiğin akılcılığını,

Materyalist anlayışın tolere edememesi,

Toplumcu/halkçı anlayışı,

Demokrasi ile taçlandıramayıp,

Diktatörlük oluşumuyla,

Sınıfsız toplum için,

Sınıf savaşı diyerek sınıfta kalması.

Sonrasındaki küresel rekabette,

Uzay/teknoloji/bilişim yarışında,

Sosyalizmin ütopyada kalması,

Demirperde/kafes olarak,

Batıya yenik düşmesi,

Sıcak savaşların ardından,

Soğuk savaş sürecinde,

Komünal toplum aşamasında,

Yeryüzünde cennet vaat edilirken,

Hayal kırıklığının ardından,

Dini kendi iktidarına kalkan oluşturan,

Liberal anlayışın,

Özgürlük hamisi olarak öne çıkması.

Yeni yüzyılın,

Yeni dünya düzeni,

Yeni sömürgecilik,

Ticari/ekonomik savaşların yaşanacağı,

Küresel arenada,

Yeni yeni çatışmalara gebe,

Toplumsal gelişmeler... 

(01 Nisan 2022)

Remzi KOÇÖZ

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz