‘Batı ittifakı 100 yılların Doğu sorununu çözme sevincinde elini ovuşturmakta! İmparatorluklar Batı’da da tarih olurken, Osmanlı özelinde Türk vatanı Anadolu/Rumeli toprakları bölük pörçük devletçiklerle parçalara ayrılacaktır. Mondors ile işgal başlarken, Mudanya ile işgale resmen son verilerek, bağımsız bir devlet kurulur. Biri işgalin biri bağımsızlığın mütarekesidir.’
Mondros’tan Mudanya’ya
-İşgalden Barışa 100. Yılında Mudanya Ateşkesi-
30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı sonunda teslimiyet belgesidir. Osmanlı’ya kabul ettirilen ateşkesinin maddeleri, birbirinden ağır hükümler içermekte, bir devletin varlığını ortadan kaldıracak nitelikte, savaşta kaybedilmeyen yerler işgal kuvvetlerine bırakılmaktadır.
Ateşkesin hemen ardından 16 Kasım’da 55 parça savaş gemisi ile gelip İstanbul'a yerleşen İtilaf devletleri, ilk olarak 21 Aralık’ta Meclis-i Mebusanı padişah iradesiyle kapattıracaklardır. Diğer yandan aralarındaki paylaşıma göre Ateşkese (Md.7) dayanarak Türk yurdu Anadolu/Rumeli topraklarını işgale başlarlar. Azınlıklar ve işbirlikçiler işgalleri kolaylaştırıcı cemiyetler kurarlarken, Anadolu’da işgale karşı yurtsever örgütlenmelerin siyasi kanadını Müdafai Hukuk cemiyetleri, askeri kanadını ise Kuvayı Milliye oluşturacaktır.
Mondros Mütarekesi ile başlayan dönemin adı “Mütareke Dönemi” (1918-1922) olarak anılırken, işte bu dönemin ilk 6 ayı, -Mütareke sonrası İstanbul’a çağrılmasının ardından “Geldikleri gibi giderler” dediği ve Mütareke İstanbul’unda yaşadığı dönem-, Mustafa Kemal’in liderliğini, askeri dehasını, öngörüsünü, önderliğini sınadığı ve de pekiştirdiği önemli bir süreçtir.
Mütareke döneminde İstanbul’da saray desteğiyle, -İngiliz sevdalısı ve Osmanlı devletini İngiltere devletine mutlak bir teslimiyetle bağlamaya çalışan- özellikle Damat Ferit Paşa hükümetleri, İtilaf/işgal güçleriyle Türkiye’nin parçalanması konusunda işbirliği yapar. İngilizlere güvenen ve işgale karşı teslimiyet politikası güden ve de "Bu millet koyun sürüsü" diyen Padişah Vahdettin ve İstanbul Hükümetince şeyhülislama yazdırılan “Milli Mücadeleye girişenlerin katlinin vacip olduğu” fetvası İngiliz uçaklarıyla Anadolu içlerine dağıtılır.
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde Samsun’da başlatılan ‘Milli Mücadele’, Amasya’da “Ya İstiklal Ya Ölüm” olarak şekillenerek Erzurum ve Sivas’ta gerçekleştirilen Kongreler sonucu Ankara’da Büyük Millet Meclisinin açılışı ile “Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Ulusundur” şeklinde hayatiyet kazanmıştır. Sonrasında işgalci güçler, “Misakı Milli” olarak vücut bulan topraklardan, Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası kovulacaklardır. TBMM Orduları 30 Ağustos zaferi ardından 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşu ile Milli Mücadelenin savaş boyutunu zaferle sonuçlandırırlar.
İzmir özelinde Batı Anadolu’nun kurtarılmasının ardından Türk ordusunun, Yunan ordusunun kontrolündeki Doğu Trakya ve itilaf devletlerinin kontrolündeki İstanbul ve Boğazların kurtarılması için İngiliz kuvvetlerinin bulunduğu İzmit ve Çanakkale üzerine yürümesi ateşkesi getirecektir.
Bursa/Mudanya’da 3-11 Ekim 1922 tarihlerinde yapılan ateşkes görüşmesi ile Boğazlar üzerinde denetim sağlanamasa da Doğu Trakya silah atılmadan kurtarılıp TBMM Hükümetinin temsil ettiği yeni Türk devleti itilaf devletleri tarafından resmen kabul edilir.
(Türkiye adına sözleşmeye imza atan Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa önce Dışişleri bakanlığına, ardından Lozan Konferansı Delegeler Kurulu Başkanlığına seçilerek, Lozan Barış Antlaşmasına da imza atacaktır.)
100 yıl önce imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması; işgalin savaşa devam edilmeden diplomasi ile sonlandırılıp barışa ilk adımın atılmasıdır. Osmanlı devletinin hukuken son bulup Türkiye devletinin tarih sahnesinde yer almasıdır. Türklere dayatılan Mondros ve devamındaki Sevr’in, imzalatanlara kendi elleriyle yırttırılması, Türkiye’nin Cumhuriyet’e giden yolda bağımsız/milli/üniter devlet yapısının uluslararası arenada tescillendiği Lozan Barış konferansına davet edilmesidir.
Mudanya; Türk tarihi açısından önemli bir dönüm noktası, Kurtuluşun öncüsü Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulacak yeni Türk Devleti:‘Türkiye Cumhuriyeti’nin müjdecisidir. (3. 10. 2022)
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder