MEHMET KULAÇ (UZUN MEHMET)
-Bir Dost / Bir Akraba / Bir Meslektaş Ardından-
Tabzon/Sürmeneli Kulaçzadeler/Kulaçoğulları geniş bir sülale.. Erzurum Kongresi delegesi olarak Trabzon/Sürmene Kazasından Kulaçzade Ahmed (KULAÇ), vatanın geleceği için Trabzon'dan 15 günde at arabası ile Erzurum'a gelerek tarihe tanıklık eder. Amca çocukları Abdülgaffar’ın oğlu Fikret Adapazarı’na yerleşecektir. Kulaçoğlu sülalesinden Fikret ile Karasu/Aziziye mahallesinden Batum göçmeni Acar sülalesinden Kadime ile evliliğinden tek çocukları olacak olan Mehmet 1957’de dünyaya gelir. 60’lı yılların başında Almanya’ya işgücü göçü başlayınca Fikret Kulaç’a da yol görünür. Almanya acı vatan derler ya 70’li yılların başında Mehmet daha küçük sayılacak bir yaşta babasını kaybederek öksüzlüğün acısını yaşayacaktı.
Annesinin kol kanat olmaya çalıştığı Mehmet, askerlik sonrası öksüzlüğünü emniyet teşkilatında giderecek, yeni bir aileye kavuşacaktı. 80’li yılların başında İstanbul’da başlayan görev süreci TEM şubede çetin geçecek, (çatışmada yaralanacak, uzun süreli yargılamalar sürecek) 90’lı yılların başında Erzincan Özel Harekat biriminde görev sonrası ağırlıklı olarak yine İstanbul’da devam edecektir. Tabiki bu süreçte Safiye hanım ile evliliğinden oğlu Kemal kızı Pelin olacak sonrasında torunları ile dede olacaktır. 1999 yılında ise annesini kaybedecektir.
O arkadaşları/dostları/meslektaşları ile güzel bir gönül köprüsü kurabilen mütevazi yapıya sahip bir kişilikte, ayni zamanda serpilip geliştiği Karasu ve Aziziye mahallesinde de sevilen bir değerdi.
Memleketinden dolayı Trabzonsporlu, büyüdüğü topraklar olarak Sakaryasporlu, 3 büyüklerden Galatasaray sevdalısı olarak gönlü geniş bir insandı.
O bir motor tutkunuydu, adeta O’nun yaşam tutkusuydu. Arkadaşları ile oluşturdukları “Mavi Pervaneler” ekibi ile tüm Türkiye’yi katedeceklerdir. 2015 yılındaki Karasu/Küçükboğaz’daki Acarlar sülale buluşmasına da eşiyle birlikte motoruyla gelecekti.
Emeklilik sürecinde sosyal medyada en yakın takipçim idi. Yazılarımı okuyan, yorum yapan, destekleyen, yani duyarlılık noktasında görmezden gelmeyen bir yapısı vardı. Haksızlığa/adaletsizliğe tahammülü yoktu. Toplumda yaşanan ikiyüzlülükleri, özellikle ülkeyi yöneten siyasilerin yalan/dolan/yolsuz/kayırmacılıklarını hiç hazmedemiyordu. Çok ince/derin/ duyarlı paylaşımları vardı. O yüzden facebook ile yıldızları pek barışık değildi. “siyasi ve ideolojik eleştileri” nedeniyle sık sık tart cezası alırdı.
Salgın döneminde hastalığının nüksetmesi ardından mide ameliyatı sonrası kemoterapi süreçleri O’nu yoracaktı. Ve bu amansız hastalık O’nu aramızdan erkenden alırken, Karasu’da buluşma dileğimiz gerçekleşmeyecekti.
Onunla uzun telefon sohbetlerimiz olurdu. Dedelerden, gençlik ve meslek günlerine. Salgın döneminde Kurtuluş ve Kuruluş dönemini destansı bir şekilde aktarıldığı H.İzzettin DİNAMO’nun “Kutsal İsyan ve Kutsal Barış” isimli kitaplarını dostlarına tavsiye ediyordu. 1978 yılı Karasu/Kaya sineması yanındaki 3’lü fotoğrafımızı paylaşınca çok duygulanmıştı. (O fotoğraftan Orhan Salman ardından şimdide Mehmet ayrılmış, ortada ben kalmıştım.)
Akıp giden hayat yakınlarımızı/sevdiklerimizi/dostlarımızı bir bir alıp sonsuzluğa götürürken, yaşam öyküsünden bir kesit güzel anılar/kareler paylaşarak O’nu yad etmek istedim.
Değerli dost, akrabam ve meslektaşım Mehmet KULAÇ’a;
Allah'tan rahmet dilerken, başta ailesi/eşi/çocukları olmak üzere tüm yakınlarına/dostlarına/sevenlerine sabır ve kolaylıklar diliyorum.
Toprağın bol, ışıklar yoldaşın olsun sevgili Teyzeoğlu Uzun Mehmedim...
(Ankara/ 27 Aralık 2022)
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder