“Fevkalade
karışık, dolaşık, bulutlarla örtülü bir çevre içerisinde yol gösterecek
bir doğru görüş lazımdır.Bu doğru görüşü gerek muharebe hayatında gerek
sulh hayatında bize gösteren Mustafa Kemal Paşa olmuştur.” İsmet
İNÖNÜ
Lozan Antlaşması…
1918’de Dünya Savaşı bitiminde Mondros
Mütarekesi ardından Emperyalist güçler işgal ile yetinmeyerek 10 Ağustos 1920
tarihinde Osmanlı hükümetince imzalanan Sevr Antlaşması sonucu ‘Doğu Sorunu’na
noktayı koyar: Anadolu paylaşılacaktır!
İstanbul/saray hükümetince imzalanan ve adeta Osmanlı
devletinin kendini tasfiye ettiği bu sözde barış anlaşması, Ankara/TBMM
hükümeti tarafından dikkate bile alınmaz, “Ya istiklal Ya Ölüm” şiarıyla milli
mücadeleye devam edilerek esaret zincirine boyun eğilmez.
Türk Ulusal Kurtuluş mücadelesi; Büyük Atatürk’ün önderliğinde kendi öz
toprakları ve savunması için verilen halklı/haklı ve de kutsal bir
savaştır. Lozan, büyük savaşın
galiplerini yenerek elde edilen bir kazanımdır.
Antiemperyalist bir savaşın galibi olan bir ulusun tarih sahnesinde yer
almasıdır.
Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923), Türk
milletine karşı yüzyıllardır sürdürülen ve Sevr ile tamamlandığı sanılan büyük
bir komplonun sonuçsuz kaldığını bildirir tarihi bir belgedir. Sevr’in
Türkiye’ye reva gördüğü sınırlarımızı 430 bin km2’den Misakı Milli çerçevesinde
780 binlere çıkarılmasıdır.
Lozan Antlaşması ile yeni Türk devletinin varlığı/bağımsızlığı
dünya tarafından kabul görür. Lozan görüşmeleri, Türk diplomasi tarihi
açısından başarılı olup, Misakı Millinin büyük ölçüde gerçekleştirilip tam
bağımsızlık kazanılır. Lozan’da Musul’un sınırlar dışında kalması, Boğazların
egemenliği, Hatay sorunu ilk etapta çözümlenemese de daha sonraki süreçte Musul sorunu
dışındaki diğer iki sorun olumlu olarak sonuçlanır.
Lozan, -gerçek
anlamıyla- belirli güce sahip belirli ülkelerin giriştikleri büyük ve tarihsel
bir pazarlıktır. Lozan’da çetin müzakereler
devam ederken, İstanbul/Çanakkale/Boğazlar hala işgal altındadır! Dünyanın
o dönem süper gücü konumundaki Güneş Batmayan İmparatorluk Birleşik
Krallık/İngiltere’ye bu ahvalde diplomasi olarak diz çöktürülmesidir.
Lozan’ın
İngilizler açısından; Boğazlar/Azınlıklar/Kapitülasyonlar konusunda başarısız
bir antlaşma olduğuna dair tartışmalar/hoşnutsuzluklar, onaylanıp yürürlüğe girmesinin geciktirilmek
istenmesi gibi hususlar, Lozan Antlaşması’nın Türkiye için başarısını ve
önemini ortaya koyan uluslararası ölçekte göstergelerdir.
Tabi ki Lozan
kazanımları, özellikle İngilizler kadar onların manda/himayesine bel bağlayan
Saltanat/saray bürokrasisi, İngiliz Muhipler/İslam/Kürt Teali Cemiyetleri,
İstanbul basını gibi yerli işbirlikçilerde hoşnutsuzluk oluşturur. Bu
hoşnutsuzluk, Onların günümüz uzantılarınca -Atatürk Cumhuriyeti ile
hesaplaşmalar çerçevesinde- 100 yıl sonrasında da devam etmektedir.
Lozan
Antlaşmasının genel karakteri hakkında, taraflı/tarafsız ileri sürülen
görüşlerdeki ortak hüküm, antlaşmanın, Türkiye için siyasi bir başarı ve zafer
oluşudur. Bu antlaşma; tarihte yeniden destanlar yaratması mümkün olan asil bir
milletin kurtuluş belgesi ve dünya barışında önemle dikkate alınacak yepyeni
bir devletin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş
beratıdır.
Onun ötesi; -Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenliğinin
tescili/tapusu Lozan’ı, siyaset cambazları/demagoglar tarafından tartıştırarak/tartışılarak- Tarih'in mayalanmaya çalışılması/sulandırılması/havanda su dövülmesidir. 24 Temmuz 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder