6 Haziran 2011 Pazartesi

‘ŞİDDET’ ÜZERİNE! - II



‘ŞİDDET’ ÜZERİNE!- II

Şiddetin Tanımı ve Kapsamı:
“Şiddet; güç, zorlama ve baskı yoluyla bedensel yada ruhsal zarara neden olan söz, yaklaşım, tutum ve hareketlerin tümüdür. Şiddetin fiziksel, cinsel, duygusal, sözel, ekonomik ve politik olmak üzere birçok çeşidinden söz etmek mümkündür.” (1)
“Şiddet içgüdüsel olarak varolan ve çevre etkenlerden kaynaklanan bir davranış olarak görülür. Şiddete yol açan temel etkenler anne, baba, çocuk, aile ilişkisi, nesillerdir sürdürülen şiddet içeren davranışlardır. Sosyal, kültürel ve ekonomik faktörler şiddet oluşumunda rol oynarlar. Her geçen gün şiddetin günlük yaşamımızda daha çok yer aldığı görülmektedir. Şiddetin bu denli yoğun olarak günlük yaşamda yer alması da şiddetin kanıksanmasına yol açmaktadır. Şiddet ayrıca bir problem çözme aracı olarak kullanıldığından, bu kanıksama şiddetin birçok boyutta kullanılmasına ve çok çeşitli şekillerde karşımıza çıkmasına neden olmaktadır.“ (2)

Şiddet Konusunda Yapılan Çalışma ve Değerlendirmelerden Kesitler:
Şiddetin basit tanımı ve kapsamını aktardıktan sonra Milliyet gazetesinin, geçtiğimiz yıllarda "Okulda Şiddete Son" sloganıyla başlattığı forumda söz alan uzman ve akademisyenlerin ortaya koymuş olduğu çözüm önerileri ile bu konuda Millî Eğitim Bakanlığından eğitim sendikalarına, emniyet yetkililerinden köşe yazarlarına kadar değişik platformlarda yapılan tartışmalara ve açıklamalara ve çözüm önerilerine göz atalım.

Akademisyenler ve Uzmanlar Gözüyle Yapılan Değerlendirmeler:
Prof. Dr. Nur Vergin (Siyaset sosyologu);
“Şiddet toplumda zaten var. Bugün de var, yarın da olacak. Şiddete yönelik, şiddet içerikli programların yer almasının aslında olumlu bir tarafının olduğu da belirtiliyor. Şiddette medyanın doğrudan ve tek başına bir etkisi yok. Sosyoekonomik, sosyokültürel faktörlerin etkisi altında tabii ki medyanın önemli bir yeri var. Anneler babalar çocuklarıyla arkadaşlık etsinler. 'Kurtlar Vadisi' sosyolojik bir Türkiye gerçekliğini yansıtmıştır. Maalesef finali nedeniyle olamadı. Televoleler suça teşvik ediyor, bu tarz programlar genel ahlak erozyonuna da kapıyı aralıyor. İnsanlara şunu öğretiyor: 'Böyle yapmazsan kurtuluş yok' Mutlaka illegal bir şeyler yapmamız lazım. Türkiye'de mafya kültürü hâkimdir.”

Prof. Dr. Nilüfer Narlı (Bahçeşehir Üniversitesi -Sosyolog);
“Türkiye'deki şiddet kültürüne bakarsak, şiddetin enstrümantal olduğunu kanıksamış durumdayız. İletişim becerilerini kullanarak sorunları çözmek yerine bir tane vururum, bağırırım... Okulların imkânlarının yeterince kullanılmadığı görüşündeyim. Ailelerin de olaya çok farklı bakmasını sağlamamız gerekiyor. Çocuk ailede şiddet uygulayan modelleri görüyor. Öte yandan bunları Çünkü sadece polisiye tedbirlerle çözülemez. Türkiye'de yasaları kullanmıyoruz ve kanunların yaptırımı da zayıf.”

Prof. Dr. Ünsal Oskay (Beykent Üniversitesi-İletişim Bilimci);
“Her şey ucuz maliyetli, hızlı, çabuk eskiyen bir hal aldı. Orta sınıfın rolü bugün değişmiş durumda. 1950'lerden önce orta sınıf gerçekten mutedil bir sınıftı. Komşusuna, bakkalına 'akıllı ol, terbiyeli ol, nezaketli ol' diyen bir yaklaşım vardı. Orta sınıf Amerika'dan başlayarak bize doğru geliyor. Petrolden, kaçakçılıktan o kesim orta sınıfı her eve iki araba sağlayarak, orta sınıfı toplumun esas gayze uğrayan kalabalık kesimine karşı kendisine kadar eleştirel gelmeden bir paravan olarak kullanıyordu. İnsanlar ilişkileri içinde paylaşarak yaşamı düzeltmek yerine başka türlü bir şey oldu, bencil bir zekâ ile yaşanan hayat. Ama bir şey yapmadan da durmak abes bir şey.”

Tarık Sekmenli (Rehberlik Öğretmeni);
“Şiddetin birtakım nedenleri var; öğrenme problemi olan çocuklar, motivasyonun düşük, kitap okuma alışkanlığının zayıf olması, akademik başarı ve ilgisinin az olması, ebeveynlerinin tutarsız disiplini, anne babanın saldırganlığı, sıcak bir atmosferin olmaması, aile içi şiddet... Rehberlik servisi olarak konuşmanın dışında farklı seçenekler koyuyoruz. Empatik olmasını öneriyoruz. Bu konuda kitaplar tavsiye ediyoruz.”

Prof. Dr. Betül Aydın (Marmara Üniversitesi-Psikolog);
“Şiddeti makro ve mikro düzeyde anlatmak lazım. Bir bitki gibi düşünmek mümkün. Onu besleyen pek çok faktör var. Şiddet sabittir ama duygular da sabittir. İnsanların birbirine uyum sağlama, taklit etme veya birlikte olma gibi doğasında olan bir gelenek var. Bu gerçek hayattaki modellerle uyuşuyorsa ailede kabadayılık varsa, bu kalıcı bir davranış haline geliyor. Çözüme yönelik söyleyebileceğimiz şu; sanal âlemden gerçek âleme adım atmalıyız. Tek başına okullar sorumlu değil. Bu Milli Eğitim Bakanlığı'nı da aşan bir konu. 2.5 ay tatil bu çocuklar. Yaz aylarında beceri eğitimleri verilebilir. Topyekûn bir seferberliğin yararlı olacağını söylüyorum. Televizyonlara çok iş düştüğünü düşünüyorum.”

Çözüm Önerileri:
 Medya ve genelinde Televizyonlara çok iş düşüyor.
 Çözüme aileden başlanmalı. Ailelere rehberlik eğitimi verilmeli.
 Anne baba tutumları tutarlı olmalı. Aileler çocuklarını kontrol etmeli.
 Şiddeti sadece polis ya da medya ile çözmek mümkün değil. Katılımcılık şart.
 İnternet kafeler, güvenlik görevlilerinin, Milli Eğitim'in, psikologların ve bilgisayar öğretmenlerinin de bulunduğu bir programla kontrol edilmeli.
 Okuldaki denetimler sıklaştırılmalı.
 Muhtaç öğrencilere sivil toplum, okullar ve tüm toplum sahip çıkmalı.
 Rehber öğretmenlerin bu iş için gerekli alanlardan gelmeleri sağlanmalı.
 İlköğretimden itibaren iletişim becerilerini geliştirecek derslere ağırlık verilmeli.
 Okul içi sosyal etkinliklere, spor, sanat faaliyetlerine ağırlık verilmeli.
 Okullarda, öğrencilerin kararlara katılacağı organlar oluşturulmalı (okul öğrenci birliği, öğrenci meclisi vb.)
 Çocuğun okul içinde kendisini ifade edebileceği ortam oluşturulmalı.
 Yaz aylarında öğretmenlerle öğrencilerin birlikte çalışacağı sosyal sorumluluk projeleri uygulanabilir. (3)

Yabancı Uzman Gözüyle Yapılan Değerlendirmeler;
Hem bir eğitmen, hem de bir Amerikalı olan Uğur Dershaneleri Washington Direktörü Paul Brunson, Türkiye'de son günlerde okullarda artan şiddet olaylarının Amerika'daki okullarda 1980'li yıllarda başlayıp artan şiddet eylemleriyle benzerlik gösterdiğine dikkat çekerek; "Başkan Ronald Reagan döneminde savunma giderlerine ayrılan gelirin çok fazla olması, işsizliğin artmasına ve bu paydan eğitime gitmesi gereken gelirin de yine savunmaya harcanmasına yol açtı. Zaten aynı dönemde okulda baş gösteren şiddet olaylarıyla paralel olarak okullarda uyuşturucu problemleri de artmıştı. Ancak o zaman Amerika reaksiyon göstermekte gecikmişti. Şimdi Türkiye, okullarda birden artan şiddet olaylarına karşı hassasiyet gösterip zamanında gereken önlemleri almalı ki, Amerika'nın düştüğü duruma düşmesin" dedi. (4) (Devam edecek)

Remzi KOÇÖZ

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Şiddet, önemli bir toplumsal sorun... bu konudaki bilgilendirmeleriniz için teşekkürler...

Kemal K.

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz