9 Mayıs 2010 Pazar

DOĞU SORUNU, ERMENİ SORUNU - TÜRK SOYKIRIMI VE ERZURUM’UN KURTULUŞU ÜZERİNE..! ( II )

“Bir şehir var yaylada, teey şücelerde:
Karlı dağlara sırtını,
Gönlünü bir garip sevdaya vermiş.
Esen rüzgarları hudutsuz,
Uçan kuşları hürriyet dermiş.

Süt mevsimi gecelerde,
Bembeyaz sabrını bürünüp ovaların.
Dağlarınca heybetli, yıldızlarca umutlu.
Bir eli tüfeğinde, bir eli kaşında,
Hudutlar beklemiş tabya başında..” (3 )



I. DÜNYA SAVAŞINDA DOĞU CEPHESİ VE TEHCİR (GÖÇ) KANUNU:

I.Dünya Savaşında Doğu cephesinde Ruslarla savaşacak Türk ordusu cephe gerisinde de Ermeni Çetelerle savaşmak durumunda kalmış. Türk ahalinin Ermeni çetelerce katledilmesi sonucu İstanbul Hükümeti Ermeni Taşnak ve Hınçak Partilerinin 24 Nisan 1915 tarihinde kapatılmasına karar veriyor. Devlete karşı silahlı çete oluşturmak, vatana ihanet, düşmanla işbirliği ve casusluk suçlarından 234 Ermeni Komitacı tutuklanmış ve Çankırı’ya sürgüne gönderilmiştir. ( 24 Nisan 2003 günü Fransa’nın Başkenti Paris’te Ermeni din adamı, besteci Komitas’ın anıtı açılıyor. Bu anıtı Ermeni soykırımı anısına, Ve Bugünü de sözde Ermeni soykırımı günü olarak ithaf ediyorlar. )
Onbinlerce silahsız-savunmasız Türk İnsanı Anadolu’nun değişik bölgelerinde Ermenilerin hunharca gadrine uğrayıp yaşamları son buluyor. Ve bu katliamlar 1. Dünya Savaşında farklı cephelerde Türk Askeri savaş verirken cephe gerisindeki azınlıklardan Rumlar-Ermeniler çeteleşerek Yaşlı, Kadın ve Çocukların çoğunluğunu oluşturduğu cephe gerisindeki insanları hunharca katlederler. Özellikle Doğu Cephesinde Ruslarla çarpışırken Ermenilerde cephe gerisinde katliamlarına devam ederler.
Osmanlı Hükümeti Cephe gerisindeki Türk-Müslüman halkı korumak için 27 Mayıs 1915 tarihinde Tehcir (Göç) Kanununu çıkartmak zorunda kalmıştır. Bu kanun gereği Anadoluda terör olaylarına karışan Taşnak, Hınçak vb. Ermeni çete üyeleri Osmanlı toprakları içersinde bulunan Suriye’ye zorunlu olarak göçe tabi tutulmuştur. Ve bu kanun Anadolu da yaşayan tüm Ermenilere uygulanmamasına rağmen, günümüze “Soykırım“ olarak sunulmuş ve sunulmaya devam edilmektedir.
Osmanlı Hükümeti tarafından çıkarılan bu kanun içeriği o günlerde kaleme alınmış modern bir metin olarak karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı Hükümetinin o günlerde kendi insanını korumak-kollamak adına yapabileceği bundan daha uygun uygulama düşünülemez.

27 Mayıs 1915 tarihli Tehcir (Göç) Kanunu :

1- Nakli gerekenler, gidecekleri yerlere kadar refah içerisinde sevk edileceklerdir.
2- Yollarda istirahatleri, can ve mal güvenlikleri korunacaktır.
3- Gittikleri yerlerde kesin yerleştirilmelerine kadar kendilerine göçmen ödeneğinden geçimlerini sağlamak için yardım yapılacaktır.
4- Eski mali durumlarına uygun olarak kendilerine mal ve arazi dağıtılacaktır.
5- Hükümet tarafından ev yaptırılacaktır.
6- Çiftçilere tohumluk, evvelce sanatkar olanlara meslekleri ile ilgili aletler dağıtılacaktır.
7- Terk ettikleri mallarından geriye kalanlar kendilerine verilecek bu olmadığı takdirde, bunların karşılığı para olarak ödenecektir.
8- Boşaltılan şehir ve kasabalarda bulunan Ermenilere ait taşınmaz malların sayımı yapılacak, bunların cinsleri ve kıymetleri, miktarları tespit edilecek göçmenlere verilecektir.
9- Göçmenlerin kullanamayacakları mallar, yani zeytinlik, dutluk, bağ, portakal bahçeleri, dükkan, han, fabrika ve depo gibi gelir getirecek taşınmaz mallar, arttırma ile satılacak veya kiralanacak, bu gelirler uygun bir şekilde göçe zorlanan ilk sahiplerine verilecektir.

Osmanlı İçişleri Bakanlığı 28 Mayıs 1915’te, göç ettirilenlerin barındırılmaları, yetirilip içirilmeleri ile ilgili hususları içeren ayrıntılı bir yönetmelik yayınlamıştır. Bunun bazı maddelerini şöyle sıralayabiliriz:

a. Nakil gereken halkın gönderilme işi, mahalli idare memurlarının yönetimine aittir.
b. Göç ettirilenler, bütün hayvan ve taşınabilir mallarını beraberinde götürebilirler.
c. Göç sırasında göçmenlerin can, mal güvenliklerinden, yedirilme ve istirahatlerinin sağlanmasından, geçiş yollarındaki memurlar görevlidir. Bu konuda meydana gelecek aksaklıklardan rütbe sırasıyla bütün görevliler sorumlu tutulacaktır.
d. Göç sonunda göçmenler, sağlıklı çalışmaya, tarımla uğraşmaya elverişli köy ve kent evlerine yerleştirileceklerdir.
e. Yeni yerleşme bölgesinde göçmenlere verilecek arazi yoksa, devlet malı ve çiftliklerinden faydalanılacaktır.
f. İskan bölgesine yerleşinceye kadar, muhtaç durumda bulunanlara uygun miktarda hükümet yardımı sağlanacaktır.
g. Tarım yapacaklardan ve sanatkarlardan muhtaç bulunanlara uygun miktarda araç veyahut sermaye verilecektir. ( 4 )

I. Dünya savaşında Kafkas cephesinde Osmanlı-Rus savaşlarının bir evresinde (22 Aralık 1914 -15 Ocak 1915) Başkomutan Enver Paşanın yönlendirdiği harekat 90.000 kişilik Ordunun 10.000 kişiye düşmesiyle sonuçlandı. Enver paşa komutasındaki 80.000 askerimiz Allahüekber dağlarını aşmak isterken donarak şehit olmuştur. Allahüekber Dağlarında oluşan “Buzdan Asker Heykelleri“ insanlık tarihine korkunç bir trajedi olarak geçecektir. Sarıkamış-Allahüekber dağlarında soğuğa, kışa ve hastalığa yenilerek savaşmadan şehit düşmüş 80.000 askerimizin büyük çoğunluğu da Erzurum’ludur.
Doğu cephesinin büyük bir gücü macera uğruna yok edilmiş, Rusların bu cephede önü açılmıştır. Az sayıda olan ordumuzun tümünü kırdırmamak için geri çekilme planı uygulanır. İnsanlık tarihinde az görülür bir şekilde halk savunma yaparak orduyu koruyarak geri çekilmesini sağlayacaktır. Şehirde erkek olarak varolan yaşlı ve çocuklarla, çok az sayıda askerimizi mücadele için bırakıp ordunun geri çekilme kararı uygulanır. Silah kuşandırılan yaşlı ve çocuklardan oluşan gönüllü kahramanlar Rusları Deveboynunda epey oyalarlar. O adsız kahramanlar geri dönmeyeceklerdir. Ama zaman kazandırdıkları ordu daha sonra geri dönüp Erzurumu kurtaracaktır. Ve Rus ordusu Erzurum’a fazla kayıp vermeden girer. Böylece Erzurum üçüncü kez I. Dünya savaşında 16 Şubat 1916’da Ruslarca işgale uğrar, 1917 Bolşevik ihtilali olunca Ruslar silah ve malzemelerini Ermenilere bırakarak Erzurum’dan çekilirler. Ermeniler işgale devam eder. 1917 yılının Aralık’ından 1918 yılının 12 Mart’ına gelinceye kadar, Ermeni katliamı ve zulümlerinin ardı arkası gelmez. Erzurum’da eli silah tutan herkes cephededir. Ermeniler ise geride kalan yaşlı, çocuk ve kadınları evlere, hamamlara, camilere doldurarak ateşe vermişler...

Anlatmaya dilimizin varmadığı, yazmaya zorlandığımız daha nice katliam ve cinayetler... (Sürecek)

Remzi KOÇÖZ

Kaynakça:
( 3 ) Sırrı AKATAY – “Destanıdır Bir Şehrin“ adlı şiirinden
( 4 ) A. Ü. Türk-Ermeni İlişkilerini Araştırma Merkezi Müdürü Yrd.Doç.Dr. Erol Kürkçüoğlu’nun Konferans ve yazı notlarından.

Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz