31 Ekim 2021 Pazar

TARİHTEN -Tarih Sayfalarından- NOTLAR – 18

‘Türkiye, Lozan’da Avrupalılara ayrıcalık/bağımlılık tanıyan kapitülasyonlardan kurtulunulmasının ardından, Atatürk’ün: “Bağımsızlık benim karakterimdir”, “Ayrıcalık tanıyan ve bağımlılık doğuracak dış anlaşmalar yapılmamalıdır” sözüne/vasiyetine rağmen yabancı bir devlete ayrıcalık tanıyan ilk ikili anlaşmayı 1939’da ABD ile yaparken 1946’da da borçlanma anlaşması imzalar. Bu anlaşmalar ABD ile sonraki süreçte yapılan sayısız anlaşmaların vede dışa bağımlılığın başlangıcı olacaktır.’

ULUSAL BAĞIMSIZLIKTAN KÜRESEL BAĞIMLILIĞA

-Kore Savaşı/ NATO/ Üsler /ABD ile İkili Anlaşmalar-

Kore Savaşı, 2. Dünya savaşı sonrası ABD ile SSCB arasında çağın en önemli çatışmalarından biriydi. Savaş, iki millet/memleket arasında değildi. Hele Türkiye açısından bir vatan/millet/din savaşı hiç değildi.

Türkiye’de çok partili sisteme geçilmesinin ardından iktidar olan Demokrat Parti (1950),  daha 2 aylık hükümet iken Kapitalist-Sosyalist bloklar arasında bu cephe savaşına katılma kararı alır. TBMM kararı olmaması nedeniyle anayasaya aykırı bu kararın eleştirilmemesi için yasa çıkarılır. DP Hükümeti bu savaşa katılmanın gerekçesi olarak; Türkiye’nin Atlantik Paktına (NATO) kabul edilmesi için yaptığını ve bu suretle dökülen kanların, bu pakt içinde emniyetimizin bir bedeli olduğunu savunacaktır.  

Başbakan Adnan Menderes “NATO’ya kabulümüz talihli bir tesadüf olmuştur. Zamanı gelince ektiklerimizi biçeceğiz”, Başbakan Yrd. Samet Ağaoğlu  “Kore’de bir avuç kan verdik ama böylece büyük devletler arasına katıldık”, O dönem NATO Daimi Temsilcisi konumundaki Fatin Rüştü Zorlu ise NATO’ya kabul toplantısında; “Karşınızda büyük bir istekle ve kayıtsız şartsız işbirliği zihniyetiyle hareket etmeyi ilke edinen bir Türkiye bulacaksınız” diyecektir. (Kore’ye ilk etapta 4000 kişilik askeri bir birlik ardından 15.000 kadar mevcut gönderilir. 3 yıl kadar süren savaşın sonunda 721 asker yaşamını yitirirken, 175 kayıp, 2147 yaralı verilmiştir.) 

DP iktidarının Kore Savaşına gereksiz/sorumsuz/meclisten habersizce katılışının asıl sonucu, bu iktidarda ve dış sorun ve bağlantılarda sorumsuz hareket cesaret ve alışkanlığına yol açmasıdır. Bunun en önemli belgeleri de DP’nin son dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun imzalaması ile yürürlüğe giren bazı ikili anlaşmalara, cesaretle/sorumsuzca imza atabilmesidir. Bunların en önemlisi/tehlikelisi ve karşı tarafa hiçbir taahhüt yüklemeden yürürlüğe giren ABD Dışişleri bakanı Dulles’le imzalanan “Ana Mukavele” ile ABD Türkiye’de yalnız düşman saldırısı halinde değil, anlamları hala belli olmayan “yıkıcı faaliyetler, dolaylı saldırı” gibi hallerde de memlekete ve kendi takdiri ile müdahale yetkisini almıştır.  

DP iktidarının, Meclisten yetki almadan Kore savaşına katılma kararı, ortak bir statüsü bile bulunmayan CENTO ittifakına dayanılarak ABD ile imzalanan ikili anlaşmalar (53 karar/metin) çerçevesinde, özellikle müstemleke ülkelerinde kurulan üslerden kurularak, bu üslerden çevre ülkeler yanında Türkiye içerisinde gerçekleştirilen operasyonlar iç güvenlik ve bağımsızlığın, kayıtsız şartsız ve tek taraflı olarak bu ülkenin takdirine bırakılması ki, işte bu, ulusal bağımsızlık çerçevesinde anayasanın çok ağır ve emsali görülmemiş bir şekilde ihlaliydi. 

Bu sorumsuz ve anayasa dışı hareketlerin yüksek adalet divanına getirilmemiş olması ise ayrı bir muammadır. Yassıada mahkemelerinde, asıl yargılama yapılması gereken konular bunlar iken “Köpek/Bebek” davası gibi yüce divanla ilgisi olmayan konularda yargılama yapılması tıpkı 1.Dünya savaşındaki Türk-Alman ittifakının sırları gibi tarihin derinliklerine gömülür.

Sonrasında artan bir yoğunlukla dışa bağımlı hale getirilen ülkemde, 60 yıllık süreçte ABD karşıtı bağımsız/ulusal politika yürüten Türk hükümetlerinin akıbetlerine tanık oluruz.

Gelinen süreçte, Türkiye, 100. yılına doğru yol alırken Atatürk’ün oluşturduğu uluslararası saygınlığı ve ulusal bağımsızlığı yeniden yakalayabilecek mi?

(30 Ekim 2021)

            Remzi KOÇÖZ

Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz