20 Aralık 2020 Pazar

KARANTİNA GÜN(CE)LERİ – 25

Sayıların Babası Matematikçi/Filozof Pisagor’a göre (MÖ 570-495);

“Evrim hayatın, sayı evrenin, Birlik’te Tanrı’nın yasasıdır.”

 

40 / KIRK…

Çok çok eski uygarlıklarda,

-Din/inanç/felsefe/mitolojide-

Doğayı/evreni/insanı tanımlamada,

Sayılara/rakamlara önem verilmiş,

Anlam yüklenmiş, simgelerle sembolize edilmiştir.

‘Herşey sayılarda gizlidir!’

-Her sayının bir büyüsü olsa da-

Nicelik/nitelik olarak 40;

Bunların en önemlisi,

Kadim tarihin dönüşüm sayısı,

Ödül/cezayla bitecek bir bekleyiş,

Erişilen olgunluğun simgesidir.

Eski Mısır inancında insan varlığı;

40 billur kaynaktan beslenip,

40 gün sonra gövdeden ayrılan ruh,

Evrenin enerjisine karışırmış.

Tanrı, Hz. Adem’in çamurunu 40 gün yoğurmuş.

Tanrı’nın gaflete düşen kavimleri helakı tufan,

Hz. Nuh’un gemisinde/denizlerde 40 gün/gece sürmüş.

Hz. Davut gökkubbede,

40 fersah yüksekliğinde ateşten bir tahtta oturup,

Kötülük devi Calut’u 40 gün dövüş sonunda yenebilmiş.

Hz. Musa 40 yıl kendisini dağlara vurmuş,

Sina’da/mağarada 40 gün/gece sonunda on emir inmiş.

Hz. İsa 40 gün/gece çöllerde aç bi aç yürümüş,

40 ay boyunca vaaz verip,

Çarmıha gerilmeden 40 kırbaç yerken,

Öldükten 40 gün sonra dirilmiş.

Hz. Muhammed’e tam 40 yaşında,

Hıra dağında/mağarada ilk vahiy inmiş,

Peygamberliğine/Kuran’a ilk önce 40 kişi inanmış, 

İslamiyet’e göre evrenin 40 payandası,

Kudüs’teki Mescidi Aksanın da 40 kubbesi varmış.

Kuran’ın 40. Suresinin (Mü’min)  40. Ayetinde;

Eşitlik/olgunluk/ulvilik/tamama erme vurgulanmış.

Hz.Ali,“Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” derken,

Alevilik/Bektaşilikte ‘40’lar meclisi/cemi/semahı’ önem arzeder.

Yunus Emre 40 yıl çile çekmiş,

Sırra erme uğruna, Dergahına düzgün odun taşımış.

Evrenin uyumu olan ikiz karşıtlığın kavşağı,

Birinden ötekine açılan gizemli geçit,

40’ların kutsallığı böylece sürer giderken,

Ve gizemine 40’lar karışır.

Bebek 40 hafta ana rahminde kalırken,

Yaşayacağı 40’ı çıkınca kesinleşip,

Ölünce de 40’ı çıkınca dualarla uğurlanır.

40 gün sürerken yaslar,

Düğünler -masallarda- 40 gün/gece sürermiş.

Kötüler 40 harami olarak çıkarken,

İyilere 40 katır mı/satır mı şeklinde,

Ölümlerden ölüm beğenmek düşermiş.

40’ından sonra; azanları teneşir paklarken,

Saza başlayanlar ise kıyamette çalarmış.

 (Tüm bu olumsuz nitelemelere/söylemlere rağmen;

Azim ve kararlılıkla kendini aşıp başarabilirsin,

Tıpkı 40’ında yazı yazmaya başlayan,

40’ından sonra kayak öğrenen bu satırların yazarı gibi!)

1600’lerde Kıta Avrupası’nda Venedik’te,

-Gelenler mikrop bulaştırmasın diye-

Gemiler 40 gün açıkta bekletilirmiş,

Latince/İtalyanca; “Quaranta”,

Türkçe; “kırk/kırklık” anlamında,

-Özellikle Salgın sürecinde karşımıza çıkan-

40 günlük tecrit süresi; “Karantina”,

Ve süresinin 40 gün oluşu da,

Elbette bir rastlantı değilmiş!

40’lı çok söz söylenegelmiş;

“Kırk gün taban eti, bir gün av eti,

Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi,

Bir yastıkta tam kırk yıl kocamak,

Kırk parçaya bölünmek,

Kırk dereden su getirmek,

Kırk tarakta bezi bulunmak,

Kırk çarşamba bir arada,

Kırk evin nankör kedisi,

Kırk gün düşünsem aklıma gelmez,

Kırk kürk kırkının da kulpu kırık küp,

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır,

Kırklara karışmak, Kırklanmak” gibi..

40 gün bilinen karantina;

-Kılı kırk yararcasına-

Yeni versiyonuyla maskeli/mesafeli,

-Esir alınan insanlarla/insanlıkla-

Tüm Dünyada 40. haftasında,

-Aşıyı gözler kurtarıcı umuduyla- 

Karantina günlerinde…

(20. 12. 2020)

Remzi KOÇÖZ  

Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz