“Bilim bildiklerimiz ise felsefe
bilmediklerimizdir.” Bertrand
RUSSELL
Doğduğun Yöre ve Sorunlar Üzerine…
Karasu’nun sorunları üzerine orada yaşayan ve
toplumsal duyarlılık noktasında tarihi sorumluluk yüklenerek efor sarfeden/emek
harcayan/çabalayan vede yazılarıyla adeta tek başlarına mücadele veren (tabiki bu çerçevede katkıları olan başkaca
değerli şahsiyetler olmakla birlikte kıymetini bilene) Cihan ERSÖZ ve Muzaffer
TATLI ağabeylerin tespit/değerlendirmeleri hem ilçede yaşayanlar hemde kamu
yöneticileri açısından bir
referans/kaynak niteliğindedir.
Karasu sorunlarına ilişkin değerlendirmelerden vede kendi gözlemlerimden derlediğim kadarıyla; Karasu,
adeta güzel yurdumun minyatürü, Türkiye'nin prototipi gibi.. Modernleşme
adına sadece binalaşma/betonlaşma, Kentleşme yerine “her açıdan” büyük bir
kasabaya dönüş yolunda artan bir hızla ilerliyor. Toplumsal çerçevede dayanışma/örgütlü
olmayan yapının örgütlü gücün/organizasyonun karşısında boyun eğmesi
kaçınılmazdır. (Referandum ve seçimler -%
65’lere ulaşan göstergeler- bunun tescilidir.)
Rantın ön
planda olduğu ahlaki değerlerin ise ikinci plana konulduğu bir şekilde büyük
resim paralelinde yönetiliyor. Umut ve özlem ahlakın toplum tarafından öne yani
ilk sıraya çıkarılmasıdır.
Karasu
sorunları üzerine yazı yazmak kendi açımdan biraz hariçten gazel okumak olsa da
birikimlerimizi toprağa götürmek yerine ülkenin/toplumun aydınlanmasına küçük
bir katkı sunabilirsek, farkındalık yaratabilirsek ne mutlu bizlere!
Biz bu ilçenin çocukları olarak Türkiye’nin dört bir
yanında görev yapıp çok değişik kültürleri yakından tanıdık. O yerlerdeki
toplumsal dayanışmayı, sivil toplum çabası olarak mücadelelere tanık olduk. Ancak
kendi ilçemizin içine kapanık yapısını, imar kirliliğini, güzelim ovanın/yeşilin
griye/beton yığınına dönüştürülmesini, kültürel gelişime kapalılığını
gözlemledik.
Karasu’da
esnaflık yapan çocukluk ve okul arkadaşımdan kendi yanlarında çalışan işçilerin
hepsinin müteahhit olduklarını 7-8 yıl öncesindeki sohbetimizde duymuştum.
Gelinen son aşamada ilçenin müteahhit/taşeron açısından Türkiye ortalamasının
üzerine çıktığı söylense çok abartılı olmaz gibi…
Gerçi bizler
ilçede yabancı gibiyiz artık. Karasu ilçe merkezinde/çarşı da gezerken tanıdık
3-5 esnaf/dükkan dışında herkes yabancı gibi. Aslında biz onlara göre yabancı/gurbetçi
sayılırız.
1975’lerde 45
yıl önce ilçe nufusu 7000’lerde iken (2020’lerde bu rakam yanına bir sıfır daha
alarak 70.000’lere ulaşacaktı!) Karasu’dan okumak için Ankara’ya gitmiş 7 yıl
öğrenim sonrası 1982 yılında yurdun değişik bölgelerinde 6 ayrı il/ilçede görev
sonrası 2003 yılında yeniden Ankara’ya dönmemin ardından 2019 yazında emeklilik
sonrası Ankara’da yaşamaya devam ediyorum. Tabi emeklilik sonrası sık sık
özellikle kışa doğru hemen hemen ayda bir gelme fırsatım oldu. Sonrasında
salgın nedeniyle biraz uzak kalmak, Ankara’da karantina yaşamak zorunda kaldık.
(Seyahat yasağının kalkması ile Haziranın
ikinci haftasında yeniden Karasu’da olacaktım.)
Emeklilik sonrası 2019 sonları gibi sosyal
medya ortamında ister istemez kendimizi bulduk. Neredeyse yıllardır
karşılaşmadığım, görüşmediğim tanıdık simalarla abilerden/arkadaşlara/ kardeşlere/öğretmenlere
sanal ortamda da olsa iletişim imkanı oluştu. Karasu’ya gelip kahvede oyun
ortamında çokça sohbet edemediğimiz tanıdık simaların sosyal medya dünyasında
ne kadar yaman paylaşımlarda bulunduklarını gözlemlerken, kendimi bazen onların
arasında buldum, kendi sayfamdan paylaşımlarım dışında bazen yorumlarla bazende
emojinlerle paylaşımlara dahil oluyordum. Karasu sevdası benim gibi
gurbetekiler için “seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli” şarkı sözlerindeki
gibi görülsede bir yanımız, çocukluğumuz Ata topraklarına bizi çekiyor ister
istemez.
(Facebook sayfamdaki -2015’te
ilk açışta koyduğum ve bugüne değin değiştirmediğim arka plan resim/fon 2007
yılında Trabzon-İstanbul uçuşunda Karasu’ya ilişkin kendi çektiğim bir
enstantanedir.)
Saygı, sevgi ve selamlarımla…
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder