15 Ağustos 2020 Cumartesi

TARİHTEN -Tarih Sayfalarından- NOTLAR - 3

 

‘1876 tarihli ilk Osmanlı anayasası “Kanun-ı Esasi” uyarınca, birçok temel özgürlüğün (Bağımsız yargı/hakim teminatı gibi) devletin ana hukuki metnine girmesi önemli gelişmelerdir. Ayrıca Türk tarihinde ilkler açısından genel seçimler yapılıp parlamento oluşturulmuştur.’

Abdülhamid/ İstibdat/ Payitaht/ Dersaadet...

Osmanlı’da Meşrutiyet ilanının ardından II. Abdülhamid’in Anayasayı askıya alarak kurduğu İstibdat dönemi (1878-1908) olarak adlandırılan baskıcı rejim 30 yıl sürer. Balkanlar ve Kafkas cephelerindeki Osmanlı-Rus savaşlarının getirdiği kayıpların (Sırbistan, Karadağ, Romanya, Bulgaristan’ın bağımsızlıkları; Bosna-Hersek’in Kıbrıs’ın, Mısır’ın, Tunus’un işgali; Girit, Makedonya, Yemen isyanları gibi) ve başarısızlıkların ardından İstanbul’da Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar İdaresi) kurulması İmparatorluğun çöküşüne giden yolda mihenk taşlarıdır. Devletin borçlanıp ödeyememe sıkıntısı sonucu Duyun-u Umumiye teslim olmuş, milli özelliğini kaybetmiş, uluslararası sermayenin yönetimine girmiştir.

1900’ler Abdülhamid’in tahta çıkışının 25.yılında kutlama hazırlıkları çerçevesinde; Posta pulları basılmış, mendilden şapkaya hatıra eşyaları yapılıp satılmış. Devletin hazinesinde para yok ama eşraftan paralar toplanıp “Hamidiye” adlı çeşmeler, köprüler, saat kuleleri yapılmış. Birde cülus şenlikleri, ülkenin her yerindeki cami cemaatinden “padişahım çok yaşa” sesleri çınlamış.  -Yani o günlerde itibardan tasarruf edilmezken-  20. Yy. başında Babıali/hükümetin bütün işi gücü bu kısır döngüyü devam ettirme/yeni borçlar bulma uğraşıymış.

Osmanlı’da 19. yy ortalarından itibaren Avrupa ülkeleriyle yapılan ticari anlaşmalar ile “Avrupa pazarıyla bütünleşiyoruz” derken sonuç tam tersine gelişerek ihracat yerine Avrupa mallarının ithalatı almış başını gitmiş. Devletin/sarayın lüks harcamaları da artınca bankalardan/sarraflardan ve dış devletlerden borç üzerine borç alınması usul haline gelirken bir sarmal oluşmuş, faizler Avrupa’da %3-5 arasında iken Osmanlı’ya borç verilirken bu oranlar 12-20’yi bulmuş ve sonuç olarak mali sistemin iflası anlamına gelen Duyun-u Umumiye kurulmuş (1881).

Devletin başkenti İstanbul’un ‘Maliye/İç-dış ticaret/Diplomasi’ açılarından da ‘Payitaht’ (tahtı taşıyan yer) ve ’Dersaadet’ (mutluluk kapısı) adlandırılmaları gerçeklerle pek uyuşmaz. Dönem Abdülhamid dönemidir. Geçmişte kimilerine göre Kızılsultan olarak adlandırılırken günümüzde Uluhakan unvanı ile taçlandırılan Abdülhamid dönemi; en çok toprak kaybedilen bir dönemdir, yönetim açısından da ‘temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı’ İstibdat dönemidir.

Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz