24 Nisan 2020 Cuma

TBMM 100 YAŞINDA



TBMM 100 YAŞINDA…
           
Dile kolay değil! 100 yıl önce Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde -İzmir’in işgalinin ardından 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basılmasının 11 ay sonrasında- 23 Nisan 1920’de Milli Mücadelenin merkezi Ankara’da TBMM’nin açılışı ile bağımsızlığa gidilen yolda Misakı Milli çerçevesinde kurulacak yeni Türk devletinin harcı karılarak temeli atılırken, Cumhuriyet’e giden süreç başlar.’

Dünya savaşı sonunda savaşın galibi konumundaki emperyal güçlerce imzalatılan Mondros mütarekesinin ardından Osmanlı Devleti işgal edilirken, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde bir avuç insan tarafından Samsun’da yakılan İstiklal/kurtuluş meşalesi ile Anadolu’da ulusal bir direniş başlatılır.
19 Mayıs günü Samsun’a ayak basılmasının ardından 27 Aralık günü Ankara’ya gelene kadar 7 aylık süreçte -Mustafa Kemal Paşa iki kez İstanbul’a geri çağırılması, azledilmesi, rütbelerinin sökülmesi, idam kararı gibi badireler atlatırken- Samsun Havza’da yurt bütünlüğünün korunması için yayınlanan ön bildirinin ardından, “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” şiarıyla özdeşleşen ve ulusal bağımsızlık mücadelesinin ilk bildirgesi olan Amasya tamimi ile Kurtuluş yolunda örgütlenme Erzurum Kongresi ile yerellikten bölgeselliğe, Sivas Kongresi ile bölgesellikten ulusallığa doğru bir yükseliş gösterir.
“Manda/himaye yok. Ya istiklal ya ölüm” şiarı ile özdeşleşen Erzurum ve Sivas Kongre kararlarını Ankara’ya taşıyan Mustafa Kemal Paşa başkanlığındaki Temsil Heyeti, Anadolu'da fiili hükümet görevini yürütürken önemli kararlara/işlere imza atar.
23 Nisan 1920’de -İstanbul’un işgali, Milletvekillerin tutuklanması, Mebusan Meclisinin feshi gelişmeleri sonrası- Milli Mücadelenin merkezi konumundaki Ankara’da -Anadolu ve Rumeli’den binbir güçlükle Ankara’ya gelen vekillerce- Büyük Millet Meclisinin açılması Heyeti Temsiliyenin öncülüğünde gerçekleşirken, Meclis tek yetkili olarak iç/dış düşmanlarla uzun ve kanlı bir boğuşmaya girişecekti.
Ankara’da toplanan Meclise başkan seçilen Mustafa Kemal Paşa’nın 24 Nisan tarihli konuşması ve “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi ışığında kabul gören önerisi, Ankara’da bağımsız yeni bir Türk devletinin kuruluşunun da habercisidir. TBMM kendisini kurucu meclis görerek devlet kurma gereklerini Misak-ı Milli ruhuyla aşama aşama gerçekleştirecektir. Bu bağlamda 25 Nisan’da Mustafa Kemal başkanlığındaki (6 kişilik) Geçici İcra heyeti “Hıyaneti-i Vataniye Kanunu” gibi önemli kararlara imza atarken, hükümet kurma işi hemen ele alınarak 3 Mayıs’ta (11 kişilik) TBMM hükümeti kurulur. Ardından 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile yeni Türkiye devleti ilan edilir.
TBMM, Mustafa Kemal Paşanın önderliğinde zaman geçirmeden Kuvayi Milliye ruhunu cephelerde düzenli orduya dönüştürmüş; Sakarya zaferinin ardından son darbeyi Büyük Taarruzla noktalayarak, Türkün savaş ustalığını tüm dünyaya göstermiş, ulusal kurtuluşunu gerçekleştirmiştir.
TBMM, Emperyalizm karşısında diz çökmüş 600 yıllık bir saltanata ve halifelik bağlamında bir din devletine son verip cumhuriyet ilkelerine dayalı bir siyasal rejimin kurulmasına karar verirken; hem Anadolu ihtilalini hemde Türk inkılabını başlatan önemli bir kurumdur. Egemenlik saraydan/monarşiden/padişahtan alınıp millete/halka verilir. Ümmet yapısından millet yapısına geçilir. Osmanlı İmparatorluğu sonlanırken ortaya çıkan yeni Türk devleti Cumhuriyet’in ilanı ile inkılaplara girişir. Büyük önder Atatürk’ün gerçekleştirdiği bu mucizenin ismi Türk devrimidir.
TBMM, 100 yıllık tarihinde önemli aşamalar geçirir, daha kuruluşunda 1920’de çok önemli 3 büyük tehlike (İç isyan/ayaklanmalar; Yunanlıların Batı Anadolu’nun geniş bir kısmını işgali; Düzenli orduya geçiş aşamasında Çerkez Ethem kuvvetlerinin tasfiyesi gibi) yaşanır/aşılır.
Atatürk döneminde, çok partili yaşama geçiş -dünyada totaliter rejimlerin öne çıktığı süreçte denenmesine rağmen- gerçekleştirilemese de İnönü tarafından dünya savaşı sonrası 1950’de hayata geçirilir. Parlamenter demokrasi 1960-70-80’li yıllarda git-geller yaşayacaktır. 1980 sonrası adeta karşı devrim sürecidir. 2000’li yıllar sonrası gelinen süreçte ise demokrasi tekrar başa sarılırken TBMM’nin 100. yılına 3 yıl kala (2017 Anayasa Referandumu) sistem değişikliği denilerek parlamentonun devre dışı bırakıldığı tüm yetkilerin tek adamda toplandığı yürütmenin ekseninde sistemi olmayan otokratik bir yapı oluşturulur.
Umudumuz, TBMM’nin 100.yaşında yani bugünlerde ulaşılamayan -hatta geri sardırılan- demokrasinin, tüm demokrasi güçlerinin katılımı/mücadelesi ile yeniden çağdaş uygarlık rotasına döndürülerek, önümüzdeki süreçte; Cumhuriyet’in 100.yılında, 2023’de -hem TBMM hem de Türkiye açısından tarihsel bir hedef olan- özgürlükçü bir demokrasi ile taçlandırılmasıdır. 

23. 04. 2020
Remzi KOÇÖZ

Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz