A.H.Van DELDEN (Eski Yargı konseyi Başkanı, CTIVD -Hollanda), “Türkiye’de Yargının Etkililiği: Gözlem ve Analizler” konusunda;
Etkinliğin zor ve ölçülmez bir kavram olduğunu, etkinlik ve etkililik arasında ince ayrıntılar olduğunu, etkin olabilmek için etkili olmak gerekliliğini, etkin bir adli sistemin işlerliği açısından yargının eleştirilere açık olması ve eleştiri yöneltilmesinin doğallığını vurgulamıştır.
Çağdaş ülkelerde geniş biçimde uygulanan yöntemlerin Türkiye’de de uygulanmasının yargının etkinlik ve verimliliğini artıracağını, adalete erişim imkânlarını geliştireceğini, bu bağlamda tespitler doğrultusunda yapılacak düzenlemelerle ‘arabuluculuk’ müessesesine bir an evvel işlerlik kazandırılmasının önemi yanında; yargının ortak sorunlarından en önemlisinin işyükü olduğunu, İstinaf Mahkemelerinin kurulmasının merkezde/Yargıtay’da biriken iş yükünü oldukça hafifleteceğini, Hakim ve savcıların iş yükünü destek kadroları ile aza indirgeyerek hem etkin hem de etkili olunacağını dile getirmiştir.
Bert MAAN (Hakim- Avrupa Konseyi Proje Danışmanı) “Mahkeme Yönetim sistemi” konusunda şu hususlara yer vermiştir:
Türkiye’de mahkemelerin idari görevleri yoğunlukta olup diğer kurumlardan belge bilgi talebi uzun zaman almaktadır. Tebligat ve dava dosyalarının hazırlanması aşamaları öncelik olan işlerdir. Ayrıca yıllık 500 bin dava yerel mahkeme sonrası yüksek yargıya taşınmaktadır.
Yerel mahkemelerde hakimlerin bilirkişi atamaları, tarafların ücret ödemeleri eleştirel konulardır. Yargının işleyişini, sorunlarını anlamak için geçmişteki uygulamaları da görmemiz ve bu gün gelinen noktayı tespit etmemiz gerekmektedir. Her ülkenin kendi coğrafyası, sosyal, kültürel gelişiminin yargının işleyişinde izleri olacaktır.
Mahkemeler niçin vardır sorusuna vereceğimiz doğru cevaplarla hakim ve savcıların işlevlerini tanımlamış oluruz. Misyon, vizyon, strateji yargı alanında da olması gereken kavramlardır. Yeni uygulamalar için pilot bölgeler, pilot uygulamalar yararlı olacaktır. Ceza davalarındaki yeni uygulamalardan Uzlaşma sisteminin yargının yükünü azaltacağını örnekleyebiliriz. Mahkemelerin yükünü azaltmak için de savcılıkların idari görev üstlendikleri görülmektedir.
Pilot bölgelerin (Aydın, Konya, Manavgat, Mardin, Rize) incelenmesi yanında Ankara Adliyesinden örnek verilerek, günde 60 ila 70 bin kişinin geldiği, işle ilgili olmayan müracaatların çok olduğu, hızın mahkemeler için önemli olduğu, adalet sarayları iyi organize edilirse etkililiğin artacağı ve mahkemelere yıllık bütçelerin verilmesi gerekliliği üzerinde durulmuştur.
Yargı camiası, mahkemeler olarak (Türkiye’de yargıya güven günümüzde %50 olarak değerlendirilmiş); “bize sunulan güveni nasıl yükseltebiliriz” sorusunu sormalarını gerektirmektedir. Hakimin temel görevi; Okuyup, dinleyip karar vermek olmalıdır.
Prof. Jorge COSTA (Anayasa Mahkemesi Savcısı- Portekiz) “Yargıda Etkililiği Artırmada En İyi Uygulamalar” Konusunda şu hususlara değinmiştir:
Gecikmeler, kararların niteliği, harçlar handikap olarak yargının etkin ve etkililiği açısından olumsuzluklardır. Ceza davalarında savcılar polisle olduğu gibi hakimlerle de takım olarak hareket etmek durumundadırlar. Yargının geniş bütçesinin olması adalete verilen önem olarak algılanabilir. Yargının otoriter ve güvenilirliği açısından yürütme ve yasama ile koordine önemlidir. Politikacılar vatandaş önünde yargıyı eleştirmek yerine yargının aksayan sorunlarını yeni kanunlarla gidermenin yolunu gözetmelidirler.
Yargı her yerde eleştirilmektedir, kamuoyu dikkate alınmalı, medyada olumlu olarak yer alınmalı ve yapıcı mesaj ve bilgiler verilmelidir. Yargının sorunlarını anlatması açısından bu işlevin Adliyelerde/ Yargıtay da danışma ofisleri yerine Adalet Bakanlığının bu görevi üstlenmesi daha doğru olacaktır. Adalet Bakanının yürütmenin bir parçası olması yanında yargı ile köprü görevini ifa etmeleri gerekmektedir. Bakanlık yargının rahat çalışabilmesi, etkili olabilmesi için stratejiler geliştirmek durumundadır.
Hizmet binaları, teknolojinin kullanımı, davaların hızlandırılmasını, personel-araç-gereç ihtiyaçlarının giderilmesinde ön ayak olmalıdır. Bilgi Teknolojisi kullanılarak savcı-mahkeme arasındaki işlemlerin yürütülmesi hem zaman hem ekonomik açılardan tasarruf sağlayacaktır.
Uzlaşma-Arabuluculuk sistemi yargının daha etkin ve hızlı yürümesini sağlayacaktır. Ancak Baro tarafından bu uygulamalar “yargı işlevini kaybediyor” şeklinde eleştirilmektedir.
Mesleğe alınacak hakim ve savcı adaylarının iyi bir eğitimden geçirilmeleri, stajların önemini ortaya koyar. Uzmanlık açılarından eğitimin önemi büyüktür.
Prof. M. ÖZEKES (İzmir 9 Eylül Üniversitesi) “Yargıda Etkinlik ve Güvenirlilik Bakımından İstinaf sistemi” konusunda şu hususlara değinmiştir:
İstinafların yararlı olacağı düşünülse de uygulamaya geçilmesi bir türlü gerçekleştirilememektedir. İstinaf mahkemeleri kurulursa ülkemizdeki yargılama işlevleri; Yerel Mahkeme - İstinaf Mahkemesi - Yargıtay zincirine dönüşecektir. İlk derece mahkemelerinden daha çok Yargıtay’ın işi azalacaktır.
İstinaf aleyhinde olan görüşler;
a) Yargılama uzayacak,
b) Pahalı olacak,
c) İçtihat birliği bozulacak,
d) Yeniden inceleme yapılarak ilk derece mahkemelerinin önemi yitirilecek,
e) Altyapı oluşturulamadığından başarısız olacaktır.
İstinaf lehinde olan görüşler;
a) Gereklilik,
b) Adil karar,
c) Maddi denetim gerçekleşecek,
d) İlk derece mahkeme daha dikkatli olacak,
e) Uzmanlaşma oluşacak,
f) Karar düzeltme kalkacak,
g) Gerekli tedbirler alınırsa süre ve ekonomik açılardan tasarruf sağlanacak,
h) Temyize gitmeden yeniden inceleme yapılabilecektir.(Devam edecek)
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder