8 Mart 2025 Cumartesi

TARİHTEN -Tarih Sayfalarından- NOTLAR - 32

             

“Bize çiviyazılı bilimlerin alanını açan Ulu Atamız, bu yazıyı kullanmış olan milletlerin, özellikle dilleri (Ural-Altay) dilimize benzeyen Sümerlilerin (Orta Asya’dan gelmiş olabilirler) Türklerle dil ve kültür bakımından olan ilişkilerinin araştırılmasını istiyordu. Birçok geleneğimizin, inançlarımızın, bilgilerimizin kaynağını arayıp bulma, bunları açığa çıkarma olanağını sağlayan ölümsüz Atam'ı şükranla anıyorum, ruhu kıvansın.” 

(Muazzez İlmiye Çığ /1914-2024)*

SÜMERLER

-Muazzez İlmiye Çığ ile Tarihe Yolculuk-

Tarih Sümer’de başlar!

Sümerler, Anadolu’nun güneyinde Bereketli Hilalde ortaya çıkmış Dünyanın bilinen en eski uygarlığı..

5000 yıl önce Sümerlilerin uyguladıkları kemer/kubbe/sütun/pencere/mozaik/kabartma/sunak/ duvar süsleri, Ortadoğu dışında Yunan, Roma yoluyla Batı mimarisine girmiştir. Yapılarda kullanılan tuğla/kerpiç/künklerle getirilen suyolları, tuvalet/lağım teşkilatı, bataklıkların kurutulması, tarımın sulanması, ulaşımın sağlanması, baraj uygulaması Sümerlerle başlamıştır.

Sümerlilerin uygarlığa en önemli katkıları, dillerine göre bir yazı icat etmeleri ve okullar açarak onu istedikleri herkonuyu yazacak şekilde geliştirmeleridir. Başlangıçta yazı (çiviyazısı), resim şeklinde taşlar üzerine yazılmış. Bugün uygarlığımızın temeli olan tekerlek, sularda taşımacılık yapılan tekneler/yelkenliler yine onların buluşudur.

Sümerlilerin en önemli 2 politik mirasından biri MÖ 3000 yıllarında kurdukları şehir beylikleri; İkincisi ise yazılı (ilk Sümerlilerde başlayan; Alım satım, borçlanma, kira, miras bölüştürme, Evlenme boşanmalar gibi her türlü hukuksal işlerin birer yazılı antlaşma ile yapılması gibi) kanunlardır.

Sümerliler bilimsel çerçevede; gökyüzünü inceleyip astronomi ve astrolojinin temelini kurmuşlar. Matematikte çarpım tabloları, çeşitli problemlerin çözümü yanında 6’lı 10’lu sistemi kullanmışlar. Pisagor teoremi, Cebirin kökeni, Tıbbın başlangıcı da Sümerlilere dayanmaktadır.

            Sümer yazılı belgelerinin en önemlileri edebi olanlar; hayal güçlerini, dünya ve evrene bakışlarını, sosyal düzenlerini, dinsel inanışlarını yansıtır.

Mezopotamya'da/Anadolu'da 10 binlerce çiviyazılı tablet bulunmuş, yazılar okunmuş, diller çözülmüş ve tamamıyla unutulmuş en az 3 bin yıllık Ortadoğu milletlerinin tarihi meydana çıkmış ve Sümer dininden tektanrılı dinlere gelen etkileri ve din kitaplarına giren konuları açığa çıkmaktadır. Sümer dini çoktanrılı bir dindi. Onların kurdukları çoktanrılı din, yavaş yavaş tektanrıya dönüşerek, bugünkü dinlerin temelini oluşturmuştur.

Yahudi, Hristiyan ve Müslüman dinleriyle Sümer dini arasındaki ortak noktalar:

(Bu dinlerin kutsal kitaplarına ulaşan etkileri/konuları: Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni)

-Sümer'de de Tanrılar ol der ve her şey oluverir, Tanrının yaratıcı ve yok edici gücü; Tanrı korkusu; Tanrı yargılaması; kurbanlar/törenler/ilahiler/dualar/tütsülerle Tanrıyı memnun etmek; iyi ahlâklı, dürüst ve haktanır olmak; büyüklere ve küçüklere saygı göstermek; sosyal adalet; temizlik.

-Sümer'de Tanrı evi adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında Tanrılarla insanları yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmış. Daha sonra bu Tanrı evleri sinagoglara, kiliselere, camilere dönüşmüş. Camilerin ve minarelerin üstündeki yarım ay, Sümer Ay Tanrısının sembolüdür.

-Sümer kralları, Tanrıların yeryüzündeki vekili sayılırmış. Bu inanç Hıristiyanlıkta papaya, Müslümanlıkta halifeye geçerek sürmüştür.

-Sümer kanunu, Babil Kralı Hammurabi'nin yaptığı kanuna temel olmuş, ondan Musa'nın Yahudi kanunu, ondan da İslam kanunu etkilenmiştir.

Sümerlilere göre ölüler, Kur adlı karanlık, dönüşü olmayan bir yeraltı dünyasına gidiyormuş. Tevrat'ta Şeol, Yunan'da Hades, İncil'de cehennem, İslam'da ahret olarak devam etmektedir.

-Sümerlilerde çok önemli olan 7 sayısı, Tevrat ve Kur'an'da da bolca bulunmakta. Sümerlilerde, okul tabletlerine göre 6 gün çalışma, 7.gün dinlenme var. Bu Yahudilerde Şabbat/Cumartesi, Hristiyanlarda Pazar, İslamiyette ise Cuma.

-Sümer Tanrılarının gökte toplandıkları Duku adında bir yerleri var. İslam inanışına göre de Allah 7 kat göğün üzerinde Arş'ta oturuyor.

-Sümer'de rüyalar Tanrı bildirisi olarak yorumlanır. Bu rüyalardan bazılarının etkisi Tevrat ve Kur'an'da görülmektedir.

Sümer tapınaklarında rahibeler diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örttürülmüş. Bu gelenek Yahudilere geçmiş, Hıristiyanlıkta rahibeler aynı şekilde başlarını örtüyorlar. İslam'a örtünme, erkekten kaçma şeklinde geçmiş. Buna karşın erkeksiz bir yerde Kur'an okunurken/dua ederken kadınların başını örtmesi, Sümer geleneğinin bir devamı gibi..

Evrenin Yaratılış öyküsü Sümer ve Tevrat’ta birbirine çok yakın, Kur'an'da çok yüzeysel, fakat ana fikir, gök ve yerin başlangıçta bitişik olması, bunların sudan çıkması aynı. Sümer'de insanın yaratılma nedeni ve nasıl yaratıldığı ayrıntılı olarak anlatılmış. Her üç dinde de insan çamurdan yaratılmış.

Sümerlilerin kurdukları din ve yarattıkları zengin edebiyat Ortadoğu milletlerine büyük etki yapmış, hatta dinlerinin temelini oluşturmuştur. Yalnız, bu etki, Sümerlilerden İsraillilere doğrudan doğruya olmamış. Çünkü İsrailoğullarının tarih sahnesinde görülmeye başlamasından en az 1000 yıl önce Sümerliler varlıklarını yitirmişler.

Sümerler; doğuda Hindistan'a, batıda Akdeniz'e, kuzeyde Orta Asya'nın batısına, güneyde Mısır ve Habeşistan'a kadar genişlerken, oralara giden asker/tüccarlar, oralardan ticaret amacı ile gelen insanlar Sümer kültürü ile bir bağlantı kurmuşlar.

MÖ 2400 yıllarında İsrailliler gibi Sami ırkından olan ve Sümer'i ele geçiren Akadlar, Mezopotamya'dan Ortadoğu'ya kadar genişlerken Akad dili de konuşulan dil haline gelmiş. Sümerliler yeniden canlanarak bir devlet kursalar da kısa bir süre sonra parçalanmışlar. Yine Sami bir halk olan Amoritler, Babil Krallığı adı altında bütün Sümer ülkesine egemen olmuşlar. Bu geçiş devrinde Sümer okullarında Sümer dili ve yazısı en yüksek düzeye çıkarılmış. Buralarda, Sümerlilerin yarattıkları dinsel ve edebi yapıtları birçok kopya halinde yazılarak, diğer şehirlerdeki eğitim kurumlarına, kütüphanelere gönderilmiş. Ülkede gittikçe çoğalan Samiler, Sümerceyi öğrenmek, Sümerliler de Akadcayı öğrenmek zorunda kaldıklarından, 2 dilde eğitim yapılmış, Babil devleti kurulduktan sonra, Sümerce halk dili olmaktan çıkmış.

MÖ 1500 yıllarında Akadca ve çiviyazısı Ortadoğu'da uluslararası bir dil ve yazı haline gelmiş. Sümer okulları/programları oralarda uygulanırken, Babillilerin Sümerlilerden aldıkları kültür, dilleri ve yazısı yoluyla o ülkelere yayılmış. Babilliler Sümer Tanrılarını, adlarını değiştirerek kendilerine Tanrı yapmışlar; bu Tanrılara ait mabetler, dinsel törenler korunmuş, ilahiler, dualar Sümerce okunmuştur.

Sümer dini ve edebiyatı İsraillilere çeşitli çağlar ve yollardan ulaşmıştır. 12. yüzyılda yaşayan Yahudi otoritesi Eben Ezra ve 16. yüzyılda yaşayan Yahudi filozofu Spinoza, Tevrat'ın, özellikle Musa tarafından yazıldığına inanılan ilk 5 kitabın Musa tarafından yazılmadığını, ancak Babil tutsaklığından sonra yazılmış olduğunu söylemişlerdir.

Görüldüğü gibi, Ortadoğu'da çıkan çoktanrılı/tektanrılı dinlerin ana kaynağı Sümerlilere kadar ulaşmış. Efsaneler çağlar/zaman içerisinde ağızdan ağza/kulaktan kulağa/yerden yere dolaşırken, insanlar onları kendi algılarına/düşüncelerine göre çeşitli şekilde yorumlamışlar/ anlatmışlar/yazmışlar.

Tüm bunlar gösteriyor ki, dinler, başta Mezopotamya olmak üzere, çeşitli kültürlerden gelen etkilerle bulundukları toplumun görüş/düşünüş/anlayış ve hayal gücüne göre şekillenmişler.

Sümerler, bu dinlerin çıkışından yüzlerce hatta binlerce yıl önce, siyasal yaşamlarını yitirmişlerdi. Ancak Sümerler, efsaneleri, inançları ve icat ettikleri ve istenileni yazacak biçimde geliştirdikleri çivi yazısıyla, tüm Mezopotamya kavimlerini etkilemişler ve bu etki batı dünyasına kadar uzanmıştır.

Din kitaplarına Sümerlilerden geldiği açıklanan bilgileri, yine onların icat ettiği yazıya ve yazı malzemesi olarak kullandıkları kile borçluyuz. Onlar bozulan veya eriyen bir nesne üzerine yazmış olsalardı, bunların hepsi çözülemeyen bir sır olarak kalacaktı.

 *Çağdaş Türk kadını olarak Atatürk’ün izinden giden, araştırmalarıyla/çalışmalarıyla/eserleriyle geçmişe ve geleceğe ışık tutan; Gençlere: “Tarihi özellikle de eski çağ tarihini merak etsinler, öğrensinler kendilerini geliştirsinler” önerisinde bulunan; Cumhuriyet çınarı bir bilge, bir bilim insanı/Hititolog/Sümerolog; Muazzez İlmiye Çığ’ı minnet ve saygıyla anıyorum…

(08 Mart 2025)

Remzi KOÇÖZ












Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz