11 Mart 2025 Salı

İLHAN SELÇUK ANISINA

             “İyi bilelim ki, Mustafa Kemal’in saati, yabancı kumpanyaların değil devrimcinin saatidir. Ve o saatin tik-takları bugünkü devrimcinin de yüreğinde atmaktadır. Mustafa Kemal’in laik cumhuriyeti su üstüne yazılmış bir yazı değil; toplumsal koşulları inceden inceye hesap edilerek taş üstüne hakkedilmiş bir kitabedir.”

“Yeryüzünün tarihi haklıların iniltileriyle doludur. Her haklı yenilgi, tarihin bir sayfasını açar. Bu sayfalar birikir, yenile yenile en sonunda yengiye ulaşır insan… Ve belki bizim ömrümüzde olmayabilir, bunu belki görmeyebiliriz ama biliriz. Tarihsel bilinci olan insan bilir. Olayın diğer yanı, tarihsel bilinci olan insanın mutlu olmasıdır. Biz mutluyuz. Çünkü biz geçmişten geleceğe, yaşamsal zincirlerin hangi halkasında nasıl yaşamak gerektiğini bilen insanlarız... Bizim en büyük mutluluğumuz, bilinçli yaşamaktır, insanı hayvandan ayıran odur... Bizler kendi yaşamlarımızın da ötesindeki yaşamların insanlarıyız, aynı zamanda kendimizden öncekilerin insanlarıyız…”  (İlhan Selçuk)

BİR CUMHURİYET ÇINARI: İLHAN SELÇUK

Türkiye Cumhuriyeti 100 yılını geride bırakırken bu 100 yıla tanıklık eden kurumlar yanında çınarları da olacaktır. İşte bu nadide kurumlardan biri de 2024 yılında 100.yılını kutlarken kuruluşundaki bağımsız çizgisini sürdürebilen isimdaşı Cumhuriyet Gazetesi ve onunla özdeşleşen başyazarı İlhan Selçuk’da (11 Mart 1925 / 21 Haziran 2010) 100 yaşında! 

Cumhuriyet’in kuruluşunun 16 ay, Cumhuriyet’in sesi olacak Cumhuriyet gazetesinin kuruluşunun 10 ay sonrasında 11 Mart 1925 tarihinde dünyaya gelen gazi bir subay babanın çocuğu olarak iyi bir eğitim görecek, İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu olarak bürokrasi/siyaset/ticaret yerine gazeteciliği kendine meslek edinecektir: İlhan Selçuk..

1950’de mezuniyet ardından avukatlık yanında abisi karikatürist Turhan Selçuk'la birlikte çıkardıkları mizah dergilerinde mizah yazıları ile başlayıp, 1960’ların başında farklı gazetelerde yazmasının ardından, 1962’de genç kuşağın en başarılı yazarlarından biri olarak Cumhuriyet yazı ailesine katılarak; Cumhuriyet’teki “Pencere”sinde, -tutukluluk günleri ve 1991’deki ayrılığı hariç-, bu dünyadan göçene değin yazılarını kesintisiz 48 yıl sürdürür. 1950’lerden 2010’lara uzanan gazeteciliği, Onu bir duayen yaparken, 60 yıl boyunca en çok okunan/tartışılan bir yazar olacaktı.

O, Cumhuriyet yazarlarının/çalışanlarının/okurlarının kendine gazeteci diyebilenlerin özellikle 68 ve 78 kuşağının vede devrimci gençliğin İlhan abisi oldu. Sadece gazetecilere değil, Toplumun tüm katmanlarına günlük yazılarıyla Kutup yıldızı gibi bir yol göstericiydi. “Yazı sanatının dünyasında yıldız olacağıma devrimci mücadelede küçücük ışık olmak yeğdir benim için” diyecekti.

Yazarlık bir yana yaşamını gazeteciliğe adadı. Bir nevi gazeteci olarak başlayıp, gazeteci kalarak, bir gazeteci olarak kalemini/inançlarını/onurunu satmadan, paraya/pula/ikbale/iltifata tamah etmeyerek bu dünyadan ayrıldı.

 12 Mart 70’leri 12 Eylül 80’leri sıcağı sıcağına tutuklamalarla yaşadı. 70’li yıllarda teröre kurban giden gençlerin/aydınların ardından, 90’larda karanlık güçlerce ardarda çok sayıda katledilen Cumhuriyet yazarlarının acısını/üzüntüsünü yaşadı. 2000’ler sonrası iktidara gelen yapının siyasal İslamcı kanadının Ergenekon ve Balyoz kumpaslarından 2008’de Cumhuriyet yazarı olarak Gazetesi/yazarları vd mağdur edilenler gibi 83 yaşındaki İlhan Selçuk’ta nasibini aldı.

“Düşünüyorum, öyleyse varım” sözünü “Düşünüyorum, öyleyse vurun” şeklinde Türkiye’ye uyarladı.

“Bunlar Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmek için Türkiye’ye operasyon çekiyorlar” diyerek tehlikeyi en erken sezen kişiydi. Gazete 2006 yılı Nisanında birkaç gün siyah zemin üzerine yeşil renkle tersten yazılmış “?zınısım adnıkraf ninekilheT” / Tehlikenin farkında mısınız? soru cümlesi manşeti ile çıkacaktı.

Cumhuriyet, kupon/tencere/tava verilen günlerde okurlarına bilginin/bilinçlenmenin kaynağı olan kitap vermeyi yeğlerken, renkli sayfalar/resimler/görsel yerine gazeteciliğin özü olan haberciliği siyah-beyaz olarak aktarmaya devam etti. 

Ortaokul son sınıfta daha 14 yaşımızda makalelerini okuyarak büyüdüğümüz, İlhan Selçuk her gün bu “Pencere”den okuyucularına aklın/bilimin ışığında, Atatürk/Cumhuriyet devrimlerinin savunurken, bir aydınlanmacı olarak da ilkesel çerçevede güncel olayları yorumluyordu.

Bilgiden öte bilinçlenmeye katkı sunan bir bilge idi. Onun günlük yazıları bir güncel makaleden öte felsefi derinlikte kalıcılığı olan bir deneme ölçeğinde geleceğe ışık tutan, ufuk açan ve tarihe not düşen bir edebi yazı niteliğindeydi.

O bir yazı ustasıydı, bir sporcu edasıyla sözcüklere çalım attırırdı. İşkencede “Akrotiş” onun eseriydi. İlhan Selçuk; İnsanın yaşamının kendi yonttuğu bir heykel olduğunu söyleyen vede kendi heykelini yontan adamdı..

Gazete yazıları dışında, deneme mantığı-diliyle yazdığı çok sayıda kitapları olacaktı. Onun için çoğu insana nasip olmayacak (Aydınlanmanın Işıklı Penceresi/Aydınlanma Bilgesi/Aydınlanmanın Sesi/ Cumhuriyet’in Bir Numarası/ Türk Devrim Tarihinin Önemli Bir Yazarı/ Kendi Heykelini Yapan Adam/ İlhan Abi/ Yaşasın İlhan Selçuk) çok sayıda kitap yazılması, Onun Pencere’sinin ışığının hâlâ karanlığı kovaladığının kanıtı olacaktı.

“Atatürk bir eylem adamıdır” diyen, Kuvayı Milliye ruhunda bir Atatürkçü, bir devrimci olarak çizgisini rüzgara göre değiştirmeyip dik duruşuyla genç gazeteciler için de örnek anıt bir gazeteci olarak tarihe geçti.

Atatürk aydınlanmasıyla, ulusalcı/anti-emperyalist sol düşünceyi, kuramsal açıdan aynı potada birleştiren, Cumhuriyetin -halkçı/laik temel ilkelerine dayanan- Anadolu aydınlanmasını, devrimci bir çizgide günümüze taşıyan bilge bir yazar ve düşün adamıdır.

Gazeteci/Yazar İlhan Selçuk, ruh ikizi olan ağabeyi Turhan Selçuk, O’nun doğum günü olan 2010 yılının 11 Mart günü yaşamını yitirirken, 3 ay sonrasında 21 Haziran da aramızdan ayrılır.

Hacıbektaş/Çilehane/Yıldızlar ‘İz Bırakan Aydınlar’ Mezarlığında erdemli canlar olarak toprağa verilen Aşık Mahsuni Şerif ile Turhan ve İlhan Selçuk kardeşler yanyana yatacaklardır.

Cumhuriyet yazarı/gazeteci  Mustafa Balbay, İlhan Abisi için kumpaslar sonucu 5 yıl kadar tutuklu olduğu Silivri’den;

“Organ değil hukuk yetmezliği ölüm nedenin

Yine bizimlesin, toprağa karışsa da bedenin

Hacıbektaş sonsuz yurdun oldu senin” İlhan Selçuk Ağıdını yakacaktır.

Ankara/Anıttepe Anıtkabir karşısındaki “İlhan Selçuk” parkında Turhan Selçuk ile birlikte anısı yaşatılırken; İzmir, Aydın, İstanbul’da da adına parklar açılacak; İstanbul/Kadıköy Özgürlük Parkındaki heykeli ve Beşiktaş/Ulus’taki İlhan Selçuk ve Cumhuriyet Aydınlanmasını Yaratanlar Anıtı anlamlı olacaktır.

Cumhuriyet Gazetesi, doğumunun 100. yılı haftasında Kitap Ekini (6.3.2025) İlhan Selçuk için ayıracak, Cumhuriyet yazarları doğumunun 100. yılında İlhan Abilerini sonsuz saygıyla anacaklardı.

100. yaşında bir Cumhuriyet Çınarı olarak gönüllerde yaşayan İlhan Abiyi minnet ve saygıyla anarken, yazımızı ‘İlhan Selçuk’un Penceresi’nden bitiriyoruz:

“Adaletsizliği keskinleştiren, eşitsizliği derinleştiren, halkı yoksullaştıran hiçbir iktidar ilelebet ayakta kalamaz.”

“Mademki tarihsel bilincimiz var, belki en güzel zamanı yaşıyoruz, en büyük yıkıntının üstüne yürürüz. Herkesin yenilginin çukurunda olduğunu sandığı anda kendisini, o büyük güçlerle savaşmanın destansı güzelliğini yaşarız. (…) Aydınlanma devriminin bize sağladığı aşı gücüyle antiemperyalist, Kemalist devrimin, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın, Aydınlanmanın gereğini yerine getirerek, Türkiye’de sömürüsüz bir uygarlık savaşımını yürütmemiz gerekiyor…”

(Ankara / 11 Mart 2025)

Remzi KOÇÖZ




Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz