‘Çocukluk günlerimizde Akif abimin Karasu’ya izne gelişlerinde sarı kordonlu askeri okul üniforması ilgi odağımız olurken, izin dönüşlerinde ise Aydın abi ile birlikte Aziziye Mahallesi içerisinden çarşıya/garajlara kadar arkalarından takip eder çocuksu bir gurur ve farklı bir heyecan yaşardık.’
KARASU/AZİZİYE GURURU BİR SUBAY PORTRESİ: AYDIN KURUDAL...
Karasu’nun Aziziye Mahallesinde Batum göçmeni bir
ailenin 2. kuşağından, Rüştü-Naciye Kurudal Ailesinin 7 çocuğunun
en büyüğü olarak (Aydın-Ayşe-Fikret-İsmet-Melek-Nurşen-Sevil), 1951’de doğar.
İlk ve ortaokulu Karasu’da tamamlayıp, 1967 yılında Kuleli Askeri Lisesini
kazanır. O yıllarda Karasu’da henüz lise açılmamış, okumak için en yakın yer
Adapazarı yada yatılı devlet okulları için gurbete çıkılacaktır. Ve Aziziye Mahallesinden Recep Çil, Habil Küçük,
Turgut Tatlı, Yılmaz Genç ağabeyleri gibi mahalle/okul
arkadaşı abim Mehmet Akif Koçöz ile birlikte ilçemizin subayları olarak onur listesinde yer alacak, kendilerinden sonrakilere
rol/model olacaklardı.
Kuleli
sınavlarına Babamın öncülüğünde ilçenin/mahallenin gençleri Akif abim ile
birlikte gideceklerdi. “Oğlum ve arkadaşlarına Kuleli ve Heybeliada Askeri liselerinin ön
kayıtlarını yaptırıp İstanbul'un tarihi yerlerini bildiğim kadarıyla gezdirmeye
çalıştım. Sınavlar yapıldıktan sonra sonuçlar Milliyet gazetesinde yayınlanır. Okul tarafından sağlık
kurulu ve muayene yaptırılmasının ardından Kuleli Askeri Lisesine kayıtları
yapılır.”
O yazları okul tatil günlerinde ailesine yardım edecek, çiftçilik yapacak,
dağdan odun getirip kendine harçlık edinecekti.
1970 yılında Kuleli’yi bitirerek, İstanbul’dan Ankara’ya Kara Harbokuluna
gelecektir. Harbokulu o yıllarda 3 yıllıktır. 1973 yazında Cumhuriyet’in 50. yılında
-6 yıllık bir eğitimin ardından- Jandarma teğmen olarak mezun olacaklardır.
(1973 yılı Orta
2’ye geçtiğim yaz Cumhuriyet’in 50 yılına denk gelen 30 Ağustos Zafer Haftası
içinde Kara Harp Okulu mezuniyet/diploma töreni için -Babam, Necla ablam ve
Ayşe Kurudal abla ile birlikte- Ankara’ya gidiyoruz. Bu benim İstanbul sonrası
en uzun ilk şehirlerarası yolculuğum olur.)
1973 Diploma Töreni ve Zafer Coşkusu
İlk gün Kara Harp Okulu futbol stadındaki diploma
töreni için bizim gibi yüzlerce aile değişik illerden gelerek çocuklarının bu
mutlu günlerine tanık oluyor, bando, resmigeçit sonrası konuşmaları ardından
diplomalar verilirken, mezunlardan daha çok aileler heyecan yaşıyorlar. Tören
bitimi ailece Akif ve Aydın abinin yanına giderek onları tebrik ediyor,
mutluluklarına ortak oluyoruz.
Mezuniyet ile birlikte okul tarafından hurç
içersinde verilen -tören/balo kıyafeti,
kampet, kılıç ve aksesuar ile ayrıca Kırıkkale tabanca gibi- eşyalar gelmiş
olduğumuz arabanın bagajına ancak sığıyor. Akşam hep birlikte Ulus semti çevresi
Gençlik parkı ve çarşıları gezinip, Aydın abinin teyzesi Ayten ablaların evin
de kalırken eşi merhum Asım Sarı o tarihlerde emniyet amiri rütbesinde Aydınlıkevler
semtinde oturuyorlar.
30 Ağustos sabahı abimlerin resmigeçit töreni
için Hipodroma geçiyoruz. Askeri birlikler/okulların resmigeçit sonrası, Askeri
araçlar geçişinde alçaktan geçen askeri uçaklardan paraşüt birlikleri atlayarak,
havada renk cümbüşü oluşturarak protokolün karşısına ellerinde Türk
Bayraklarıyla iniyorlar. Özellikle törenin bu bölümünde büyük bir coşku
yaşıyoruz.
(İlk kez böyle büyük bir tören izlerken, 2 yıl sonrasında 1975’de Polis Kolejini kazanıp Ankara’ya gelecek, bu hipodromda 7 yıl boyunca kolej/akademi tören/yürüyüş kolunda görev alarak gurur/heyecan yaşayacaktım.)
Kuleli/Harbokulu Öğrencilik Günleri (spor durumu)
Akif abim Kuleli/Harbokulunda boks yaparken, Aydın abi Kuleli’de güreş takımındadır. Güreş Harbokulunda da devam eder ve 62 kiloda
grokoromen stilde güreşir. Kara Harbokulu 2. sınıfta iken Karasuspor kulübünün
5 branşta faaliyet zorunluluğu çerçevesinde Karasu güreş takımında gösterilip (Karasuspor yöneticilerini kıramayıp
hemşehrilik duygusu baskın gelince) Karasuspor adına Sakarya ilinde yapılan
müsabakalar esnasında ilk iki maçını kazanmasının ardından 3.maçında belinden
sakatlanması onun birnevi spor yaşamını noktalayacak, Harbokulundaki güreş takımına
da veda edecektir.
(Güreşe ilişkin bir anısı: Ortaokulda iken babası rahmetli Rüştü ve İzzet
Genç amcaların teşvikiyle merhum Hüseyin Genç ile mahallede güreş yaparlar,
karşılıklı yenişirlermiş. Kuleli’ye gittikten sonra güreş takımında kendini
geliştirip teknik öğrenecek, Karasu’ya tatil için geldiğinde yine Hüseyin ile
futbol sahasında güreşe tutuşacak, ama bu kez ard arda tuş olan Hüseyin, sen bu
işi geliştirmiş/teknik öğrenmişsin diyerek sonunda pes edecektir.)
Niçin jandarma subayı olduklarını şöyle açıklayacaktır:
Aydın abi aslında tankçı olmak istiyordur. Sakaryalı
takım komutanı ona piyade olmasını tavsiye eder. Akif abimin de içinde olduğu
yakın arkadaş grubu ise Jandarma sınıfını tercih etmesinde onu ikna ederek etken
olurlar. Aydın ve Akif abimler 6 yıllık öğrencilik sürecinde birbirlerinden
kopmazlar. Harbokulu 2. sınıf sonunda her ikiside Jandarma branşına seçilirler.
Daha doğrusu ders notlarının yüksekliği tercihlerinde yardımcı olur.
(1973 Kara Harbokulu mezunlarının -600 kişilik devrelerinden- 160’ın
üzerinde talep olunan Jandarma branşına tercihleri gerçekleşen 82 öğrencinin 2’si
Karasu/Aziziye’li gençler olacaktır.)
Ve jandarma branşı konusunda hiç pişmanlık duymazken, “yeniden başlasam yine jandarma olurdum”
diyecektir.
Görev Yılları
Harbokulundan mezuniyet sonrası İstanbul Tuzla’da
piyade okulunda 1 yıl piyade eğitimi/kurs görerek (1973-74) yeniden Ankara’ya
dönecek, 1 yılda Jandarma subay okulunda kurs görmeleri ardından 1975
yazında ilk görev yeri Zonguldak’a, Akif abimde Sivas’a kura sonucu gidecektir.
Aydın abi, Zonguldak
ilinde Merkez Jandarma bölük komutanı olarak görev yaparken bankacı Zuhal hanım ile evliliklerinden (1977) 3 çocukları olacak; (Oğlu İlkay/turizmci, kızları İlknur/veteriner ve İlkşen/matematik
öğretmeni olurken) sonrasında 3 torun
sahibi dede olacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, bir jandarma subayı olarak Zonguldak (1975-77) -
Mardin/Kızıltepe (1977-79) sonrası 1980 12 Eylül darbe sürecinde yüzbaşı
rütbesiyle Antalya merkez Jan. Bl. Komutanı olarak görev yapacaktır.
(1977 yazında Hakkari merkezde görevli olan Akif abimin yanına Kemal abim
ile birlikte ziyaret sonrasında Hakkari’den Adapazarı’na,
Beştüşşebap-Uludere-Şırnak-Cizre-Nusaybin-Kızıltepe-Viranşehir-Urfa-Antep-Adana-Ankara
üzerinden dönerken o dönem Üsteğmen rütbesiyle jandarma bölük komutanı olarak
Kızıltepe de görev yapan Aydın ağabeye de uğrayacak, bu bizim ilk
Doğu/Güneydoğu Anadolu gezimiz olacaktı.)
Niğde ve Bayburt illerindeki görevler ardından Ankara’da Jandarma Genel Komutanlığı
karargahında Binbaşı rütbesiyle görev yapacak (1988-92), terörün yoğun olduğu
yıllarda Şırnak Jan. Kom. Tb. Kom. olarak sınır güvenliğinden sorumlu olacaktır
(1993-94).
(1994’te 1 yıllık sınır tabur görevi bitiminde görev
başarısı olarak 15 günlük ailece Fransa/Paris gezisi mükafatı onun için özel bir
anı oluşturacaktır.)
1994 yılında yeniden karargaha Ankara/JGK emrine atanırken yarbay
rütbesiyle yeni kurulan bir birimde (İnsan Hakları Şb. Md.) insan hakları mevzuat/yönetmelik
çalışmaları kapsamında akademisyenlerle çalışmalar yanında yurtdışı
temsilcilerle görüşmeler gerçekleştirirken, Fransa-Strasburg’a gidiş-gelişleri
olacaktır. (Bu süreçte günümüz güvenlik
birimlerinin nezarethane kayıt defteri standardının uygulamasına katkı
sunacaktır.)
1997 yılında albay rütbesine terfi sonrası emekliliğine kadar Alay
Komutanlıkları görevlerinde bulunacak ilk olarak İl Jandarma Alay komutanı
olarak Şanlıurfa iline atanacak, ardından 1999 yılı 16 Ağustos günü Kocaeli İl
Jan. Komutanı olarak göreve başlamasının 1 gün sonrasında büyük Marmara
depremini yaşayacaktır. Sonrasında Bitlis (2001-2003) ardından Ordu iline
atanacak, Ordu İl Jandarma komutanı olarak görev yaparken 2004 yılında (TSK’da general olamayanların genel kadrosuzluk uygulaması gereği) 1973
yılında teğmen olarak başladığı 31 yıllık onurlu bir görev sürecinin ardından
Albay rütbesiyle emekli olacaktı.
O, küçük bir ilçede bir çiftçi çocuğu olarak
Cumhuriyet’in sunduğu fırsat eşitliği imkanından yararlanarak, devlet parasız
yatılı okuyup ardından Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir subayı olarak Atatürk
ve Cumhuriyet devrimleri/ilkeleri/değerleri doğrultusunda yurdun dört bir
yanında görev yapmanın onur ve gururunu taşıyacaktı.
Emeklilik
Emeklilik sonrası Harbokulu/Jandarma Subay Okulu/JGK
öğrenim/görev sürecinde 12 yıl kadar kaldığı Ankara’ya yeniden dönecektir.
Eşinin iş durumu, çocuklarının öğrenim/iş durumları, arkadaş çevresi, teyzesi
yanında 3 kızkardeşinin de Ankara’da yaşaması, Karasu’ya gidip-gelmesi
yakınlığı açısından da başkent Ankara tercih edilecektir. (Aydın abide bizim gibi Ankara
sevdalısı olarak Atatürk’ü bağrına basan başkentten pek kopamayacaktır.)
Tabiki emeklilik sürecinde memleketine daha sık
gidecek, akrabalarına/arkadaşlarına/ hemşehrilerine daha çok zaman ayıracaktı.
Çocukluk günlerini yadetme nostalji yanında, birşeyler yapma/üretme,
eltutma/yararlı olabilme konusunda çaba sarfedecekti.
Emeklilik sürecinde Ankara’da arkadaşları ile birlikte
kurdukları özel güvenlik şirketi emeklilik günlerinde kendisi için ayrı bir
uğraş olacaktı. (Ancak memuriyet yetişimi ticari
alana yansımayınca 2018 yılında şirketi sonlandırıp bir süre danışmanlık
yapacak, sonrasında ailesine, çocuklarına/torunlarına
zaman ayıracaktır.)
1973 Kara Harbokulu mezunları olarak dönem arkadaşları
ile buluşmalarında geçmişi/arkadaşlarını yadederken duygulu anlar
yaşayacaklardır.
Salgın sürecinde hayat arkadaşı/eşi Zuhal hanımın kaybı
(23 Ekim 2020) Aydın abimizi ve çekirdek ailesini derinden üzecektir.
O, ailesine/kardeşlerine
kol-kanat olurken, arkadaşları/akrabaları/hemşehrileri ile destek/dayanışma içerisinde
olacak, gönül bağını hiç koparmayacaktı.
Aydın Kurudal Ağabey; Atatürk/Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir Türk
subayı olarak başarı öyküsü ile bizleri gururlandırırken; sadece
Aziziyelilerin değil Karasu’nun bir değeri olarak içinden yetiştiği toplumun
bağrında/gönüllerde yer alacaktır.
Aslolan insanları yaşarken değer kılmaktır!
Saygı/sevgi/selamlarımla…
(7 Mart 2025)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder