“15 yaşında kolejinde başladığı (kutsal mesleği) polisliği aşığı olduğu ülkesinin çeşitli il ve ilçelerinde (üzerine tek bir leke kondurmadan) amir ve müdür olarak sürdürdükten sonra “Başmüfettiş” olarak emekli oluyor ama bu sefer de çeşitli dergi ve gazetelerde yazılarla ses getiren bir kişilik (Manifaturacı Süleyman Amcamızın oğlu) Remzi Koçöz…” (Muzaffer TATLI /Sakarya Kuzey / 2022)
MUZAFFER TATLI
-Yürekli/Yiğit/Candan Bir Ağabeyin Ardından-
‘Kendi dönemi,
arkadaşlık/dostluk/insani ilişkileri ve onu yakından tanıyanlar kadar, birebir
tanımayanlar için de çok özel bir şahsiyet: Sporcu, Kuvayı Milliyeci bir
siyasetçi, yiğit bir muhalif, yürekli bir köşe yazarı, candan bir toplum önderi
ve Karasu sevdalısı bir değer…’
Muzaffer Ağabey;
Toplumsal
duyarlılık/sorumluluk çerçevesinde kaleme aldığınız genel ulusal dokunuşlu yazılarınız
yanında özelde Karasu’nun sorunlarını -her
platformda vede usanmadan- dile getirip çözümler üreten çabalarınız unutulmaz. Karasu’nun akil insanları
olarak geçmişi geleceğe taşımak, gelecek kuşaklara örnek oluşturmak,
farkındalık yaratmak ve tarihe not düşmek adına (özellikle toplum olarak giderek ayrıştığımız bir süreçte)
birlik-beraberlik ruhunu yerelde siyasetin önüne geçirme başarısı önemli bir
çaba. Karasu sevdalısı olarak Karasu'ya değer katma bağlamında el tutan /
gönüllere dokunan / katkı sağlayan /hizmet sunan özellikle yerelde mücadele
veren, emekleri/çabaları takdire şayan ve de başlı başına ayrı bir değer.
İyiki candan bir
ağabey/dost olarak bizlerin yanında/yüreklerinde var oldun!
-----------------------------------------
Muzaffer abi ile her Karasu’ya gidişimde özellikle emeklilik sürecinde
sıkça görüşürken, Karasu özeli/sorunları çerçevesinde sohbetler ederken; O’nun
Karasu’ya ilişkin hayallerini/projelerini gıpta ile dinlerdim. Daha öncesinde
gazete yazılarını (Karasu’da) nadiren okuyabilirken, emeklilik ve salgın sürecinin
sosyal medya ortamında birbirimizle sıkça iletişim ağı yakaladık. Sadece Karasu
sevdalısı değildi. O’nun Türkiye’nin genel gidişatı ve sorunları üzerine
yazıları, özellikle içerisinde siyaset yaptığı cenahı acımasızca eleştirisi -muhalif cephede arkadaşlarıyla/dostlarıyla
kırgınlık/kızgınlık oluştururken- O doğruları söylemekten çekinmeyecekti.
Onun ötesinde olumlu iz bırakanları, haksızlığa uğrayanları Karasu özelinden
ülke geneline yalnız bırakmayacak yanında olacak, yazılarıyla destekleyecek,
farkındalık oluşturacaktı.
Sosyal medya yazılarımda/paylaşımlarımda ve özellikle Cumhuriyet’te çıkan
yazılarımda beni ilk tebrik edenlerin başında yer alır. “Cumhuriyet Devrimlerinin yılmaz bekçisi olarak, bulunduğun kritik
vazife yaşamını, alın açıklığıyla bitirip, bundan böyle de, yazılarıyla devam
ettiren sevgili saygıdeğer kardeşim, İyi ki varsın. İyi ki benim
dostumsun" şeklindeki onure edici sözleri, ‘acıyı paylaşmanın kolay,
başarıyı takdir etmenin zorluğunu’, kısacası çevrenizdeki narsist (okumuş/kibirli/kendini
beğenmiş) insanların egoizmini anımsatır.
---------------------------------------------
En son yüz yüze Babamın cenazesinde 28 Mart 2023 günü Aziziye’deki
evimizin bahçesinde görüşmüştük. O’nu yorgun ve zayıflamış görmüştüm. Daha
öncesinden yine kendisinden öğrenmiş olduğum hastalığı ve süreçle ilgili
arkadaş çevresinden bilgi alıyordum. Hastalığı nedeniyle sık sık İstanbul’a
gidiş gelişleri onu yoracaktı. Çok sevdiği ortaokul arkadaşı Akif’in babası ‘esnaf
Süleyman Koçöz’ amcasının son yolculuğunda yanında olacak bizleri de yalnız
bırakmayacaktı. O zaten vefa insanıydı. Bırakın Karasu’yu değer gördüğü
insanları nerede olursa olsun son yolculuğunda yalnız bırakmayacak, köşesinde
de yazı kaleme alarak anacaktı. Nisan/Mayıs/Haziran aylarında Karasu’ya
gidişlerim İstanbul’a tedavi günlerine denk gelmiş, telefonla hatır
sorabilmiştim.
Temmuz ayı içinde 2 haftaya yakın Karasu’da iken
İstanbul’da uzun süreli tedavi sürecinde olduğunu öğrenmiş, 18 Temmuz günü telefon
görüşmemizde sesini/moralini iyi bulmuştum. Uzunca bir sohbetin ardından sağlık/şifa
ve kolaylıklar dileğinde bulunarak bir başka gelişimizde görüşmek temennisiyle
vedalaşmıştık.
Diğer yandan da bu tedavi süreci ister istemez beni
etkilemişti. Çünkü bu hastalık/kanser türevi, insanlar/insanlık için zorlu bir
mücadele, çetin bir sınavdı. Hele bir abinizin/yakınınızın/arkadaşınızın son
yolculuğunu birebir yaşamışsanız, daha da zordu.
28 Ağustos Pazartesi günü Karasulu dostların sosyal
medya paylaşımlarında Muzaffer Abinin yoğun bakımda olduğunu öğrenince
Karasu’dan arkadaşım İlgin Salman, dayıoğulları Murat Özkan ve Ayhan Acar ile
paylaşmış, Turgut abinin eşi ve Nurten Tatlı ablalarla görüşmeler sonucu, zorlu
bir sürece girdiğini, yoğun bakım denilen Araf’ta yaşam mücadelesi verirken, (3 Eylül tarihinde ‘Karasu Üzerine Notlar’
bağlamında O’nunla ilgili paylaşımda bulunurken) ‘Sağlığına Kavuşman ve Yeniden Aramıza Dönmen Umuduyla, Dualarımız
Seninle! Sevgili Ağabey…’ diyebilecektim.
Tabi ki yaşam kadar sonlanmasının da bizim elimizde olmadığı
gerçeğinin bilinciyle, Dualarımız onunla idi!
Ölüm ergeç hepimize ulaşacak. Ama erken ama geç. Güzel
eserlerle/çalışmalarla/anılarla/yardımlaşmalarla/dostluklarla ve de erdemli bir
insan olarak ayrılabilenlere ne mutlu! Aslolan insanları yaşarken değer
kılmaktır.
Hayat akıp gidiyor. Akıp giden hayatın hergün aramızdan birimizi, -yakınlarımızı/ sevdiklerimizi/dostlarımızı/arkadaşlarımızı-
alıp sonsuzluğa götürürken, son yolculuğunda yanında olamamanın burukluğuyla,
kendimizce birşeyler yazarak/paylaşarak vefa/gönül borcu yanında, birbirimize
enerji/moral vermeye çalışıyoruz.
Değerli Ağabeyimiz, Atatürk/Cumhuriyet ve Karasu sevdalısı Muzaffer
TATLI’ya;
Allah'tan rahmet dilerken, (Turgut
abi, Nurten ve Gülten ablalar, Ozan,
Sezen ve Ceylan özelinde) Tatlı Ailesine, yakınları/sevenleri/dostları
ve de Karasulu hemşerilerime başsağlığı/sabırlar diliyorum.
Toprağın bol, ışıklar yoldaşın olsun Sevgili Ağabey...
(Karaağaç / 4. 9. 2023)
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder