CUMHURİYET’İN 100. YILINDA! *
Ulusların/ülkelerin
tarihlerinde önemli/anlamlı/unutulmaz ve de vefa borcu olunan tarihler vardır. Toplumlar açısından 100 yıllık dönümler ise
çok önemli evrelerdir. 1923 yılı da Türkiye’de yaşayanlar açısından
olduğu kadar, Türk Dünyası ve de Dünya tarihi açısından da önemli bir tarihtir.
Kuvayı Milliye
ruhu, Müdafai Hukuk örgütlülüğünün temsiliyeti Büyük Millet Meclisi ve Mustafa
Kemal Paşa önderliğinde 1919-22 arası verilen bağımsızlık mücadelesi sonucu
Kurtuluş’a ulaşan Türkler; 1923’te Kurtuluş’u Cumhuriyet ile taçlandırarak, yeni Türk devletinin Kuruluşunu gerçekleştirecekti. Böylelikle
1923, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunun başlangıcı, mihenk taşı olacaktır.
1933, Cumhuriyet’in
10. yılı Atatürk öncülüğünde “Çıktık açık
alınla 10 yılda her savaştan, 10 yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan”
dizeleriyle coşkulu bir şekilde gururla kutlanacak; 10. yıla damgasını vuran ve
gerçekten Anadolu'yu olumlu anlamda sarsan, o eşsiz 10 yılın öyküsünü anlatan ‘10. Yıl Marşı’; ‘İstiklal Marşı’mız ardından ikinci
ulusal marşımız olarak dillerde yankılanacak, ‘Cumhuriyet Marşı’ olarak kuşaktan
kuşağa günümüze aktarılacaktı. Cumhuriyet ise büyük önderin 10. Yıl Nutku/Gençliğe
Hitabesi ile Türk Gençliğine emanet edilecekti.
1973, Cumhuriyet
50. yılında yarım asır geçmiştir. “Müjdeler
var yurdumun toprağına taşına. Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına” sözleriyle
başlayan ‘50. Yıl Marşı’ ortaokul günlerimizde coşkuyla söylediğimiz
dizelerdir.
1998 yılı ‘75.
Yıl’, yıl boyunca kurumlar nezdinde farklı etkinliklerle kutlanır. 75. yıl
logosu meydanlarda, panolarda, kurumların tabelalarında, resmi yazışmalarda yer
alırken, rozet olarak yakalarımızı süsleyecektir.
2023 yılı,
Cumhuriyet 100 yaşına gelmiş, Asırlık bir çınara dönüşmüştü. 100. yıl görkemli
kutlanmayı çoktan haketmişti. Normalde 1 yıl öncesinden başlaması gereken 100. yıl
etkinliklerinin, yıl boyunca yapılması, CB / TBMM / Anayasal Kurumlar başta
olmak üzere özellikle tüm devlet kurumlarının/kuruluşlarının temel görevi
olması gerekirken, siyasetin/seçimlerin gölgesinde “Türkiye Yüzyılı” şeklinde
afişe edilerek seçim propagandasına kurban edilecektir.
Ulus/devlet
olarak ortak değerimiz olan ve siyaset üstü olması gereken Cumhuriyet, -2 aydan az bir zaman kala sessiz sedasız tüm
ülke özellikle siyasi muhalefet/üniversiteler/okullar uyku modunda- 100. yılını
normal ulusal bayram günü/haftası çerçevesinde içi boşaltılmış, içerisinde
Cumhuriyet/Atatürk öznesi bulunmayan -CB
İletişim Başkanlığınca CB ve tek adam rejimini öne çıkaran- Türkiye Yüzyılı
gölgesinde geçiştirilmekte.
Cumhuriyetin
asıl sahibi cumhur yani halktır. Aslolan halkın cumhuriyete/devrimlerine/
değerlerine sahip çıkmasıdır. Toplumun çağdaşlaşmasından, Cumhuriyet’ten yana
olan aydınların, eğitimcilerin, akademisyenlerin, hukuk/din adamlarının,
sanatçıların, yazarların/basın mensuplarının ve tüm duyarlı yurttaşların/güçlerin
(yani sen/ben/o/hepimizin) elimizden
geldiğince/yapabildiğimizce birşeyler üreterek, farkındalık yaratarak toplumsal
çerçevede Cumhuriyet bilincini canlı tutmak öncelikli bir vefa borcumuzdur.
Cumhuriyetimizin
kurucu önderi/lideri Atatürk’ün; “Tarih
bilincini canlı tutamayan uluslar zamanla erozyona uğrayarak, ulus olma
özelliklerini yitirerek, başka ulusların egemenlikleri altına girerler” sözü
bugünler için daha da anlamlıdır.
Cumhuriyet
için, Cumhuriyet değerlerini/devrimlerini/ülkülerini yaşatmak idealiyle;
-güncel siyaseti sığ tartışmaları aşarak, enerjimizi sinerjiye dönüştürerek-, kitlesel katılımı/birlikteliği/dayanışma halkasını genişleterek bir zincir oluşturabilir, ülkeyi Cumhuriyet platformuna dönüştürüp, bir Cumhuriyet dalgası yaratabiliriz. (9.9.2023)
Remzi KOÇÖZ
* Cumhuriyet'in 100. Yılı Anısına oluşturduğum 2 logo tasarımı beğenilerinize sunulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder