Mondros/Sevr/işgal sürecinde tüm yaşananların ardından büyük önder Atatürk'ün, Nutuk’ta yer alan şu sözleri anlamlıdır: “Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin; soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği, alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız, Padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.”
Saltanat/Hilafet/Teslimiyet/İhanet…
Osmanlı
Devletinde, Dünya Savaşı sonlarına doğru Sultan V.Mehmet
Reşat’ın ölümü üzerine VI.Mehmet (Vahdettin) Osmanlı tahtına geçer (3.7.1918). 4 yıl süren savaş boyunca Çanakkale Cephesi
dahil olmak üzere toplam 400.000 şehit verilir. 1 milyon asker yaralanır,
binlercesi esir düşerken Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan yenilerek çekilir
(30.10.1918).
İşgalciler/İngilizler açısından; Halifelik, o dönemde İslam
dünyasını/Müslüman camiayı yönetmenin/sömürmenin/etkisiz kılmanın aracı ve
garantisidir. İstanbul’da bulunan İngiliz Yüksek komiserliğince İngiliz
dışişleri bakanlığına yazılan raporda şunlar yer alır (19.1.1919): "Halife elimizin altında bulunduğu
sürece. İslam Dünyasında bir denetleme aracına sahibiz demektir. Halife-padişah
(Vahdettin) bizi buraya (İstanbul’a) yerleştirmek istiyor." Vahdettin, İngilizlere güveniyordu ama İngilizler
pâdişah için “…zayıf bir karaktere ve çok az cesarete sâhip…”
diyorlardı.
Meclisi Mebusan işgal güçlerince basıldığında (16.3.1920)
işgalin vehametini ve Anadolu’da verilen milli mücadeleyi anlatmaya çalışan bir
grup ulemaya/subaylara Vahdettin şunları söyler: "Bu millet koyun sürüsü, bir çoban lazım. O da benim."
Padişahın yanından buruk ayrılan grup içinden Vehbi Hoca, saray
çıkışında arkadaşlarına şu cevabı verir: "Bu
adam nefsini ıslah etmezse akıbeti fenadır. Allah büyüktür. Bu millet
halaskarını bulacaktır. Milleti koyun sürüsü addetmek Allah'ın rızasına
aykırıdır. Yaşarsak çok şeyler göreceğiz."
Padişah Vahdettin tarafından kızkardeşi ile evli, Hürriyet ve İtilaf partisi kurucusu ve
İngiliz sevdalısı Damat Ferit Paşa,
yükselebileceği en uç makam olan
sadrazamlığa getirilmişti (4.3.1919). İngilizlere bağlılığını Allah ile
eş değerde tutarı Damat Ferit, göreve gelir gelmez yüksek komiserliğe şunları
yazar: "Bütün umudumuz Allah'ta ve
İngiltere'de. İstediğiniz herkesi tutuklamaya hazırım."
Sonrasında İngiliz yüksek komiserini makamında ziyaret
ederek kendisi ve padişahı adına bağlılıklarını vede Osmanlı devletini İngiliz
sömürgesi yapmaya yönelik bir planı da sunar: "Babası Abdülmecit, padişahımız Vahdettin'i İngiliz devletine ve
İngilizlere dostluk duygularıyla yetiştirmiştir. Padişahımızın bugün takip
ettiği siyaset, Osmanlı devletini İngiltere devletine mutlak bir teslimiyetle
bağlamaktır."
Damat Ferit Paşa, kurtuluş mücadelesini bastırmak için
İngilizlerden lojistik destek isterken, bu milli hareketi fitne/fesat/ihanet
olarak ilanı yanında -Mustafa Kemal ve arkadaşlarının
mücadelesini dine karşı oluşum olarak gösterip- Kuvayı Milliyecilerin hain
ve katledilmelerinin dahi caiz olduğunu bildiren bir fetva ardından, askeri
mahkemece gıyaben ölüme mahkûm kararı aldı. İstanbul Hükümetince Şeyhülislam
Dürrizade’ye yazdırılan “milli mücadeleye
girişenlerin katlinin vacip olduğu” fetvası İngiliz uçaklarıyla Anadolu
içlerine dağıtılır. Ardından Ankara’da TBMM’nin açılışını önlemek ve halk
desteğini kırmak için bir yandan iç isyanları desteklerken diğer yandan Kuvayı
İnzibatiye (Hilafet Ordusu) namıyla karşı bir ordu teşkil
edilerek, Anadolu ateşi harlanır.
Damat Ferit Paşa'nın son durağı
ise Sevr Antlaşması olurken, İşgal güçlerince hazırlanan Osmanlının ölüm
fermanını imzalamak da ona nasib olur, ancak Ankara'daki İstiklal Mahkemesi de bu
işbirlikçileri vatana ihanet suçundan, gıyaben ölüme mahkûm ederken onlarda
Avrupa'ya kaçarlar.
1922 yılı başlarında, Ankara’da/TBMM
öncülüğünde işgale karşı Anadolu’da ölüm-kalım savaşı yapılırken, İstanbul’da
saray ve çevresi İngiliz makamlarına “Ulusalcılar
eski İttihatçılardır, ulusun yüzde 90’ı onların aleyhindedir” içerikli
mektuplar yazarken diğer yandan Padişah Vahdettin de –saray ve tahtının
derdinde- bir kararname ile Hanedan ödeneklerinin artırılması çerçevesinde
İngilizlerden yardım talebinde bulunur.
1922 yılı Haziranında, 'Türklerin
Padişahı ve Müslümanların Halifesi' unvanını taşıyan Vahdettin, Şehzade Sami
eliyle İngilizlere şu mesajı iletilir: "Mustafa
Kemal ve arkadaşları ihtilalcidirler. Bunlar sizin ve benim düşmanlarımızdır.
Asidirler. Türkiye'yi yalnız siz kurtarabilirsiniz. Ben sizin dostunuzum. Ne
isterseniz size vermeye hazırım. Halbuki siz Ankara'dan bir şey alamazsınız.
İsterseniz saltanatı ve hilafeti kurtarabilirsiniz. Bana yardım için 4 milyon
sterlin borç veriniz. Size mal vererek bu borcu öderim. Ankara'yı tanımayın,
barışı benimle yapın. Propaganda yapmam için uçak, adamlarımı korumam için bir
savaş gemisi verin. Bursa'ya gider herkesi etrafıma toplarım. Halk benim
davetime koşar. Boğazları açık tutarım. Halife olarak sizin lehinizde
çalışırım. Çünkü siz müminlerin savunucususunuz. Onlar da size bağlı uyruklar
olarak kalacaklardır. Ankara’dakiler katil adamlardır. Moskova'nın tesiri
altındadırlar."
TBMM tarafından 1 Kasım 1922’de saltanatın
kaldırılmasının ardından son Osmanlı hanedanı/padişah Vahdettin 16 Kasımda Halifei Müslimin ünvanını kullanarak;“Dersaadet
işgal orduları başkumandanı General Harington Cenaplarına, İstanbul’da hayatımı
tehlikede gördüğümden İngiltere Devleti fahlmesine iltica ve bir an evvel
İstanbul’dan mahalli ahara naklimi talep ederim efendim" şeklinde İngilizlerden yardım/sığınma talebinde
bulunarak, 17 Kasımda İngiliz savaş gemisi ile İstanbul’dan ayrılır.
Bugün ‘cennet mekan sultan’ olarak anılan Vahdettin;
kişisel çıkarlarını vatanının/yurdunun üstünde tutarak tahtı/rahatı/keyfi için işgalciler
önünde eğilen/teslim olan; işgale karşı verilen milli mücadele de işgalcilerle
işbirliği yaparak hilafet ordusu kurdurup iç isyanlarla emperyalizme destek olan
bir hanedandı. Duruşu/tavırları/yaptıkları bağlamında tarihe yansıyan işte
bunlar! Gaflet mi/delalet mi/hiyanet mi/ihanet mi? Nasıl addederseniz öyle
addedin!
1 Kasım 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder