23 Nisan 2010 Cuma

BİLGİSAYAR, BİLİŞİM DÜNYASI VE GELİŞEN TEKNOLOJİ ÜZERİNE…

‘Aslolan, bilişim dünyasının, teknolojik gelişimin bir ürünü olarak insanların yararlanmaları yanında -bilinmeyenlerin, ulaşılamayanların, çözümsüzlüklerin açığa çıkarılarak, aydınlatılarak- bilim dünyasında insanlığın yararına olumlu getiriler sunmasıdır.’

Dünya öyle bir hızla dönüyor ki gece-gündüz, haftalar, aylar, yıllar daha hızlı geçiyor. Bu hızlı dönüşe karşı durmayı bırakın, yürümek bile yetersiz kalıyor. Koşmak gerek…
Teknolojik dönem yerini iletişim dönemine bırakırken bilgiye en kısa yoldan, en kısa sürede ulaşma ve onu amacına uygun olarak kullanma hedefine kilitlenilmiştir.

Klasik okur-yazar seferberliği düzenleyen toplumlar artık bilgisayar okur-yazar seferberliği ile kendilerini öne çıkarmak çabasında..
Çağı yakalamak adına uğraş veren toplumlar, çağın yerinde saymayıp dünyanın dönüşüyle ilerlediğinin farkına vararak öğrenme hızlarını artırmak zorundalar. Yoksa bu çağda, yerinizde sayarak ya da yürüyerek hedefe ulaşmanız hemen hemen olanaksız.

Sanal dünya artık gerçek dünyanın yerini almış. Kurgu olarak hazırlanan, hayal kurulan gelişmeler umulmaz bir aşama kaydetmiştir. Bir düğmeye basarak bugünden öte geleceği şekillendirmeye çalışan çocuklar yenidünyayı kendi dünyalarında kurarken ülkelerini de geleceğe taşıyacaklardır.

Geçmişe takılı kalan toplumlar, bugünü yaşarken klasik davranış alışkanlığını sürdüreceklerdir. Tıpkı önyargılar gibi bu durağan yapıyı kırıp, geleceği kurmak bir yana, hayal etmeleri bile çok zor.. Çok ağır işleyen hantal bir yapıyla dinamizm zor yakalanır. Sosyal yaşamda bu durağanlıktan, hantallıktan nasibini alırken gelenekler, töreler ağır basmaktadır. Buda davranışlarımızı alışkanlık boyutunda içgüdüsel olarak sürdürmemiz demektir.

Sosyalleşme klasik davranış alışkanlıklarını kazanmakla bitmiyor. Aksine sürekli gelişmeyi, değişmeyi, yenilenmeyi de gerektiriyor.

Bilgi ise yerinde durmuyor, yenilerini doğuruyor. Mikro bilgiler ortaya çıkıyor. Mitoz, Amitoz bölünmeler gibi binlerce, milyonlarca hücreler halinde gelişmelere yol açıyor.

Bilgi artık dalga gibi, fırtına gibi yol almakta.. Sınır, coğrafya tanımamakta.. Dünyanın bir ucundan bir ucuna saniyede ulaşabilmektedir. Belki de insanoğlunun ses ve ışık hızlarıyla yarışında dijital denilen ortamda olan bilgiler sonsuzluk kadar derin olacaktır.

İşte günümüz dünyasının, bilişim çağının harikası bilgisayar, bir oda büyüklüğünden masaüstü, dizüstü derken küçüle küçüle cebimize kadar girer.
Dosyalar, klasörler dolusu bilgiler, belgeler küçücük belleklerde yine cebimizde taşınır hale gelmiştir.

Çip sözcüğünü (yazılışı farklı olsa da, tersinden okununca farklı algılansa da) herkes öğrenir. Artık hayatın her alanında onsuz hiçbir şey yapılamıyor. O mekanik hücre olarak, eğitimden sağlığa, mühendislikten güvenliğe, savunmadan istihbarata aklınıza ne geliyorsa her şeyde, her yerde o var.

İnternet denilen olgu günümüzde vazgeçilmez bir tutku haline gelmiştir. Bilgiye ulaşmada, bilgiyi paylaşmada, yayınlamada büyük kolaylıklar sunmuştur. Elektronik postadan, görüntülü/görüntüsüz yazışmaya/konuşmaya, oyun oynamadan, hesap ödemeye kadar binlerce kolaylık sağlamıştır.

Gelişen teknoloji sayesinde insan hareket halinde bile yalnız kalamayacak, bağımlı olacaktır. Diğer yandan bir yere bağlanmadan Walkman, Ipod’la müzik dinleme Iphone/3G teknolojisi ile bilgisayar/internet işlemlerine dönüşerek insanları zaman kaybından kurtaracaktır.
Mobil teknoloji sayesinde insanlar ulaşımda, hareket halinde zamanı değerlendirebilecek. Bundan böyle Kablosuz ağ teknolojilerinde yaşanan gelişmeler hayatımızın her alanını etkileyecek.. Ve mobil kavramı insanı da içine alarak ‘mobil insan’ kavramı ile yeni bir çığır açarak, çok konuşulacaktır.

Bilgisayar,
Dayanıklı tüketim malı olarak kullandığımız beyaz eşyalara en az 10 yıllık ömür biçilirken, bilgisayarlar artık 2-3 yıl sonrasına yetişememekte yavaş kalmaktadır. Kamu sektörünün kullandığı bilgisayarlar da işlevlerini yitirerek yerlerini yeni bilgisayarlara devretmek zorunda kalmışlardır. Hibe/yardım adı altında eski teknoloji olarak ülkemize giren bilgisayarlar günümüzde atıl olarak atık/çöplük oluşturmuşlardır.

Bir yandan bilgisayar/teknoloji çöplüğüne döndüğümüz söylense de; iş yerinde, evde, okulda, kahvede, tatilde, seyahatte, havada, karada, denizde işimizi gören, dünyayı takip eden vede yalnızlığımızı paylaşan bir arkadaş olmuştur. Alışkanlık ve tutku sınırları çoktan aşılmış, bir gereklilik gereci olarak -giysi, gıda gibi- onsuz yaşam düşünülememektedir.

Bizim toplumumuzun vazgeçilmezlerinden olan kahvehaneler yerlerini internet kafelere devrederken bilişim sektörünün en uç mahalle ve köylere kadar girmiş olduğu aşikardır.

Bilgisayarın göz bozma, obezite, hareketsizlik, radyasyon gibi zararları da olsa; araştırma, inceleme, ödev gibi konularda becerileri geliştirme yerine hazırcılığa/tembelliğe alıştırsa da; toplum yaşamında, insan/arkadaşlık ilişkilerinde yüz yüze iletişimi kısıtlasa da; doğal ortamdan uzaklaştırıp sanal ortama yada insanı asosyal bir konuma soksa da; sonuç olarak, bağımlılık ta yapsa hobiden öte vazgeçilmez bir tutku, milenyum hastalığı yaratmıştır.

Kısacası insanları cezalandırmak istediğinizde; onlara bilişim dünyasından uzaklaştırma ya da men cezası vermek biraz bilim-kurgu kaçsa da yakın gelecekte karşımıza çıkabilecektir.

Hekırlar, virüsler dışında internet ortamında işlenen suçları denetlemek amacıyla yeni bir mevzuat doğmuştur. Hukuk literatürüne ‘bilişim suçları’ girmiştir.
Yakın gelecekte bilişim hastalığı nükseden insanların klinik tedavisine tabi tutularak bilgisayarsız, her şeyin elle/manuel yapıldığı bir ortamda tedavi/terapi görebilecekleri kuşkusuzdur. Belki de doktor reçetesine günde 3x1, 2x1 ya da 1x1 (saat) bilgisayar kullanımı yazarak perhiz/diyet uygulayacaktır.

Sonuç olarak,
Bilişim dünyası ve gelişen teknolojiler açısından bundan sonraki hedef ya da amaç; insanın kendini aşması, sonsuzluk denizinde yüzebilmesidir.

Aralık / 2008

Remzi KOÇÖZ

Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz