22 Şubat 2025 Cumartesi

GÜNEY AMERİKA

           “Kuzey her daim üst ve egemen, Güney ise altta sömürülen!

Latin/Güney Amerika ABD’nin arka bahçesi,


Dünya’daki heryer ise İngilizlerin kendi bahçesi…”

GÜNEY AMERİKA İZLENİMLERİM

          Topraklarındaki yeraltı/üstü zenginlikleri nedeniyle 500 yıldır kesintisiz işgal/sömürü/yağmaya maruz kalan Latin Amerika, Güney Amerika kıtasının sınırlarını aşarak kıtanın kuzeyine doğru Orta Amerika'yı da içine alacaktır. “Tanrı'ya ve hükümdarımıza hizmet için geldik biz buraya. Fakat aynı zamanda, buradaki zenginlikler için de geldik” diyen Avrupalı sömürgeciler ardından kuzeyindeki ABD tarafından “arka bahçe olarak nitelendirilerek”, kimi zaman işgal, çoğu zaman da kukla askeri yönetimler aracılığıyla talan edecektir. Yağma/talan/zulmün olduğu yerde elbette direniş de olacak; Tupac Amaru'dan Hidalgo ve Morelos'a, Simon Bolivar'dan San Martin’e, Jose Artigas'dan Zapata'ya, Fidel Castro’dan Che Guevara'ya ve Salvador Allende’ye kadar bağımsızlık/devrimci mücadeleler yanında sömürüye karşı öfke kadar umudu da büyüten devrimler de gerçekleştirilecektir. Karşı devrimler ise hızını kesmeyecektir.

     Avrupalılar/sömürgeciler kıtaya geldiklerinde (1500), Amerikalı yerliler henüz gelişmemiş, ilkel (taş/bronz/sopa/topuz/balta/sapan gibi) gereçlerle kendilerini savunurken; çelik silahları/ gereçleri, tüfekleri/toplarıyla teknolojik olarak üstünlüklü 1 gemideki 1,5 bölük askerle (168 kişi), koca ülkeyi teslim almışlar. Tabi ki daha öncesinde mikrop/virüs/hastalık yayarak yerli halk nüfusunun büyük bir bölümünü yok etmişler.

           İspanyollar/Portekizliler koloni oluştursalar da Orta Asya’dan MÖ 11 binlerde göçler sonucu gelinen kıtada/(Kolombiya’da eski kabileler olarak Muhiskalar hala süregelmekteler) din olarak Şamanizm’i devam ettirmekteler. Orta Asya’dan getirilen develer/lamalar Alpaka olarak evrimleşmişler. Özellikle metropol şehirlerin eski mahalle/sokaklarında, otantik bir yaşama dair bulgular yanında, rengarenk evler/dükkanlar, grafitli duvarlar/süslemeler arasında keyifli anlar geçirebilirsiniz.

            Perulular, kıta genelinde kendi geleneğine sahip çıkan, özüne hakim olan başat toplumlardır. İletişim için henüz tekerlek/araç olmadığından ulaklar tarafından İnka yolları kullanılmış. Kutsal Vadide ılıman bir iklim hakim, nehir/çaylar ile birlikte oluşan mikroklima özelliğiyle 2 ürün alınırken,  kilometrelerce devam eden (Genetiği değiştirilmemiş 300 çeşit mısır varmış) mısır tarlaları organik. Bu bölgede Şamanizm devam etmekte, şehirden/kasabadan/doktordan uzakta olan uzak yerlerde şifacıdan medet umulmakta.

           Orta Asya’dan gelenler Şamanizm’i yaşatırken, değerli bir maden olduğunu bilmeden altını işleyip süs eşyası olarak kullanırken, Eldaro’do efsanesi (altın adam/şehir) doğal olarak İspanyolları cezbeder. İspanyolların altını alıp topraklarından gideceklerine inanan yerliler ise sukutu hayale uğrarlar. Güneş tapınağı olarak bilinen Tapınağın iç-dış yüzeyleri ile bahçedeki hayvan süslemeleri de altından imiş. Ve İspanyollar tarafından yağmalanıp götürülmüş. Perulular, kendi tapınaklar üzerine İspanyolların kondurdukları kilise kısımlarını yıkmayıp bu şekilde günümüze kadar korumuşlar.

        Brezilya’nın yerli halkları: Tubiler ve Guariniler. Avrupalılar gelmeden 5 milyon yerli varmış. Günümüz Brezilyasında ise 4 farklı yapı (zenci-beyaz-melez-yerli) bir arada yaşıyorlar.

          Kıta genelinde iş araçları (kamyon/kamyonet/otobüs/tırlar vd) yanında trafikte ağırlıklı olarak eski araçlar yoğunlukta.

      Kuzey yarımküreden çok farklılar. Hem modernleşme/gelişmişlik/sömürü/ezilme açısından. Güneyliler birnevi Dünyanın altında kalmışlar. Kıta olarak da insanlık olarak da altta kalmışlar. Kuzey herdaim üst ve egemen, Güney ise altta sömürülen..

            Biraz abartılı bulsak da; Şili ve Arjantin, ülkelerine meyve/tohum gibi tarımsal maddelerin girmesini engelleme amaçlı işi sıkı tutuyorlar.

            Doğayı korumakla kalmamışlar. Tarım alanlarını -çok modern tarım gereçleri olmasada- organik olarak kullanmaya devam ederken, ata tohumlarını nesilden nesile devam ettirerek, elde ettikleri tarım ürünlerini dünyaya ihraç ederken, büyük/küçükbaş hayvancılık açısından da uzak diyarlara ihracatta geri kalmazlar. Çok zengin olmasalar da en azından etinden sütüne sağlıklı besleniyorlar. Çeşmeden su içiyorlar. Bizim gibi etinden/yağına/sütüne/balına kadar sahte/hileli/hormonlu gıda sorunları yok.

            İnsan hakları ihlalleri görülse de demokrasileri aksak da olsa, iktidar değişimlerinin yaşandığı, sağın alternatifinin sağ olmadığı, seküler yaşamın benimsendiği, dinin siyasetin merkezi olmadığı, örgütlü mücadele ve sivil toplum tepkilerinin yönetenlerce dikkate alındığı, en önemlisi kadınlara/çocuklara/hayvanlara şiddetin toplumsal boyutta olmayıp, kadınlar ikincil planda değil ön planda ve özgürler; yaşamın içerisinde otobüs/kamyon/taksi şoförlüğü dahil her yerdeler.

            Geniş kaldırımlar, kumsal/sahil şeridi, orman örtüsü, yeşil alanlar/parklar/sportif alanlar.. Evler dar ve küçük, ağırlıklı olarak yaşamları sokakta, birnevi sosyalleşiyorlar.  Sokakta canlı müzik, dans ve samba yapanlar, kaldırımlar boyunca insanlar trans haldeler. Renkli/neşeli insanlar, fakir ama mutlular. Sporda/sanatta varlar. Müzik ise zaten onların yaşam enerjisi. İnsanlar yürüme/koşu/bisiklet/yüzme gibi hareket halindeler. Zaten hareket endorfin salgılar yani bedavadan mutlu olma/mutluluk hali.

           ‘Araştırmak ve anlatmaktan öte gitmek/gezmek/görmek gerek…’

         Bu kıta: gizemli tarihiyle, eşsiz doğasıyla/coğrafyasıyla keşif dolu bir yolculuk için yeni gezginlerini bekliyor:

         Peru/Cusko/Urubamba/Kutsal Vadi üzerinde And Dağları'nın zirvesinde, bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş 700 yıllık bir İnka şehri olan ve 2007’de Dünyanın Yeni 7 Harikası'ndan biri olarak seçilen; Machu Picchu/Maçu Piçu; öncesinde otobüs-tren-şatıl ile gerçekleştirilen ve günboyu süren kutsal vadi yolculuğu ile başlı başına bir tarih/doğa/kültür sentezi yaşıyorsunuz. Özellikle tren yolculuğunda tarihe yolculuk öncesi doğaya yolculuk yapıyor, solunuzda Nehrin debisi giderek artarken azgın bir akıntı kıvrımlarının ardında dağ, sağımızda zirvesini görmekte zorlandığımız dağ silsilesi, yeşil ekili alanların yer yer orman örtüsü olarak içerisinde kaybolurken yeşilin tonları arasında manzara sarhoşluğu yaşıyoruz. Buralarda iklim/coğrafya/doğa farklı. Yaz-kış nemsu / nemli ortam bitkiler için yararlı. Burası Amazonun başlangıç noktası.

         Güney Amerika’nın ortasında, Arjantin-Brezilya-Paraguay ülkelerinin kesişiminde, Dünyanın en büyük şelale sistemi olarak kabul edilen ve 2007’de Dünyanın yeni 7 harikasından biri olan Iguazu Şelaleleri; genişlik olarak Victoria’yı uzunluk olarak da Niagara’yı geride bırakırken, muhteşem bir doğa olayı ile insanları büyülüyor.

           Brezilya/Rio/Tijuca/Yağmur Ormanları bölgesi Corcovado Tepesinde 1922-1931 arası yapılan 39 m yüksekliğe sahip ve Dünyanın 7 harikasından biri seçilen; Dünyanın en yüksek/büyük İsa Heykelini yakından görme yanında, bu doğa harikası manzarayı izleyerek yapacağınz tren yolculuğu aynı zamanda Rio şehrinin muhteşem manzarasını seyretmek için güzel bir fırsat.

         Kolombiya/Bogota/Zıpaquıra Tuz madeni içerisinde Tuz kayalardan inşa edilmiş 180 m derinlikteki Tuz Katedrali; Doğa harikası yanında inanç turizmi olarak da büyük ilgi gören bir bölge. Hz. İsa’nın 14 bölümlük yaşam/çile yolunu eski galerilerde gravür/haç/ışıklandırmalar ile görsellik katarak anlamlandırmışlar.

         Şili’de emperyalistlerce/işbirlikçilerince Eylül 1973’de katledilen devrimci başkan Allende’nin hayranlık duyduğu, emperyalizme diz çöktüren büyük devrimciye: Mustafa Kemal Atatürk’e ithafen yaptırdığı anıtı ziyaretimizde dünyanın bir ucuda olsa özel/anlamlı duygular yaşadık. Büyük Önderimize ilkelerine/ülkülerine  sonsuz minnet/bağlılıkla..

Saygı/sevgi/selamlarımla... 

(30 Kasım 2024)

Remzi Koçöz












Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz