17 Temmuz 2022 Pazar

TARİHTEN -Tarih Sayfalarından- NOTLAR – 24

        İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır Bir millet ki, resim yapmaz, bir millet ki, heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin getirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur Halbuki bizim milletimiz, gerçek nitelikleriyle medeni ve ileri olmaya lâyıktır ve olacaktır.” (1923)

        “Güzel sanatlarda başarı; bütün inkılâpların başarılı olduğunun en kesin delilidir Bunda başarılı olamayan milletlere ne yazıktır Onlar, bütün başarılarına rağmen medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima yoksun kalacaklardır.” (1936) Mustafa Kemal ATATÜRK

         OSMAN HAMDİ BEY (1842-1910)

        Tanzimat dönemi içerisinde doğan bir sadrazam oğlu. Hukuk öğrenimi için gittiği Fransa/Paris'te 12 yıllık uzatmalı bir eğitim sürecinde hukuk öğreniminden öte -ünlü ressamların yanında/atölyelerinde- resim becerisini geliştirerek bir sanatçı olarak ülkesine dönüş yaparken, ressamlığı yanında arkeolog ve müzeci olarak ilklere imza atacaktır.

       Bürokraside farklı görevler yanında Kadıköy’ün ilk belediye başkanı olur. Meşrutiyetle birlikte memuriyetten ayrılıp ressamlığa dönse de 1881’de İmparatorluk Müzesi (Müze-i Hümayun: günümüz İstanbul Arkeoloji Müzesi) müdürlüğüne atanır. İlk işi eski eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan bir düzenleme ile Batılı ülkelere Osmanlı topraklarından eski eser kaçırılmasını önler. İlk bilimsel arkeolojik kazıları başlatır (Bağdat, Nemrut Dağı, Lagina/Muğla-Yatağan, Lübnan/Sayda). 1887-88’de Sayda’da yaptığı kazılarda bulduğu antik eserler arasında arkeoloji dünyasının başyapıtlarından İskender Lahiti ile diğer buluntu eserler, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Bu kazılarla ilgili oluşturulan kitapla uluslararası ün kazanır.

         Eserlerin sergilendiği Aya İrini ve Çinili Köşk yetersiz gelince, dönemin yöneticilerini ikna ederek bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi binasını inşa ettirerek (1899-1907) ziyarete açılırken, Müzenin içinde fotoğrafhane, kütüphane, modelhane yaptırır.

      Müze müdürlüğü yanında 1882’de Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulu olan ve günümüzde varlığını Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olarak sürdüren Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurucu müdürü olur.

           Müzecilik ve arkeoloji çalışmalarını sürdürürken resim yapmayı hiç bırakmaz. Kendisinden önce yurtdışında eğitim gören askeri ressamlar manzara, peyzaj, natürmort resimler çizerken, Türk resminde ilk kez figürlü kompozisyonu kullanarak, okuyan/tartışan, özlemini duyduğu Türk aydın tipini ve dışarıya açılmış kadın imgesini ele alır. "Kaplumbağa Terbiyecisi" (1906), "Silah Taciri" (1908) en ilgi çeken ve özgün eserlerindendir. Birçok resmi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Londra, Liverpool ve Boston müzelerinde sergilenmektedir.

          İlk Türk arkeoloğu olarak kazılar sonucu elde edilen devasa eserleri binbir meşakkatle gemilerle İstanbul’a getirterek (o dönem çok önemsenmese de) geçmişin/tarihin geleceğe taşınmasında/korunmasında müzecilik açısından müthiş bir iş gerçekleştirir.

         Osman Hamdi Bey, 29 yıllık Müze müdürlüğü sürecinde müzeciliği geliştirerek İstanbul Arkeoloji Müzesini dünyanın sayılı müzeleri arasına ekletirken, tüm bu çabaları, onu çağdaş Türk müzeciliğinin kurucusu yapacaktır. O aynı zamanda bu topraklarda sanatın yeşermesi bağlamında çok önemli bir iş daha gerçekleştirir. Güzel sanatların da hamisi olarak, emekleri/katkıları yadsınamaz. Onun tohumlarını attığı sanat ruhu gelişerek, Atatürk önderliğinde Cumhuriyet ile birlikte Türk sanatçılarının uluslararası alandaki başarılarını beraberinde getirecektir.  (17 Temmuz 2022)




Hiç yorum yok:

Bu sitede yayınlanan her türlü ses, görüntü, yazı içeren bilgi ve belge, her tür fikri mülkiyet hakkı , tarafıma aittir.
Kaynak götermeden kullanılamaz