‘Mütareke Dönemi, ayni zamanda Osmanlının çöküşünün/yıkılışının yaşandığı yıllar olması nedeniyle “Çöküş Dönemi” olarak da adlandırılabilir.’
MÜTAREKE / ÇÖKÜŞ DÖNEMİ
Osmanlı Devletinin son dönemine damgasını vuran İttihat
ve Terakki Partisi/İktidarı, I. Dünya Savaşı kaybının kesinleşmesi üzerine 1918
sonbaharında istifa/fesih kararı ardından yeni kabine üyelerinden oluşan
Osmanlı heyeti Mondros'a giderek ateşkes anlaşmasını imzalarlar (30 Ekim 1918).
Mondros Mütarekesi ile açılacak dönemin adı “Mütareke Dönemi” olarak anılırken,
o döneme ilişkin anlatımlar “Mütareke İstanbul’u, Mütareke Basını” olarak adlandırılır.
İşte bu dönemin ilk 6 ayı, -Mütareke sonrası İstanbul’a çağrılmasının
ardından “Geldikleri gibi giderler” dediği ve Mütareke İstanbul’unda yaşadığı dönem-, Mustafa Kemal’in liderliğini, askeri dehasını,
öngörüsünü, önderliğini sınadığı ve de pekiştirdiği önemli bir süreçtir.
Mütareke döneminde (1918-1922)
yaşanan iç siyasi gelişmeler ve yabancı devletlerin etkileri sonucu hükümetler
kısa ömürlü olurlar. İstanbul’da
saray desteğiyle, -İngiliz sevdalısı ve
Osmanlı devletini İngiltere devletine
mutlak bir teslimiyetle bağlamaya çalışan- Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki Hürriyet ve İtilaf Partisi öne
çıkar. Mütareke dönemi hükümetlerinin
omurgasını oluştururken, İtilaf/işgal güçleriyle Türkiye’nin
parçalanması konusunda işbirliği yapar.
İngilizlere güvenen ve işgale karşı teslimiyet
politikası güden ve de "Bu millet koyun sürüsü" diyen Padişah
Vahdettin ve İstanbul Hükümetince Şeyhülislama yazdırılan “milli mücadeleye
girişenlerin katlinin vacip olduğu” fetvası İngiliz uçaklarıyla Anadolu
içlerine dağıtılır.
TBMM öncülüğünde ve Mustafa Kemal Paşa önderliğinde işgale karşı Anadolu’da ölüm-kalım mücadelesi verilirken, yeni bir
izdivaç peşinde olan Padişah Vahdettin’de -saray ve tahtının derdinde- bir
kararname ile Hanedan ödeneklerinin artırılması çerçevesinde İngilizlerden
yardım talebinde bulunur.
Osmanlı Devletinin son
buluş tarihi, 1-2 Kasım 1922’de ‘hukukî bakımdan’ saltanatı ilga eden
kararın tarihi sayılabilir. ‘Siyasî bakımdan’, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin
açılışının ardından TBMM Hükümeti’nin kuruluşu -bütün mülkî ve askerî
makamların ve bütün milletin mercii olarak Büyük Millet Meclisi’nin ilân
edilmesiyle- kesin bir niteliğe sahiptir.
Bu
olay yeni bir meşruluk ve yasallık anlayışının da kurulması anlamına
gelmektedir.
Sonuç
olarak 23 Nisan 1920, Osmanlı
Devletinin çöküş sürecinde -TBMM’nin açılışı ile birlikte Misakı
Milli çerçevesinde- bağımsız
yeni bir Türk Devletinin, Modern Türkiye’nin temelinin atılma tarihidir.
Remzi KOÇÖZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder